“Amerikan Konsolosluğunu birçok defa ziyaret edip onlardan Hükümetlerinin bu yüz kızartıcı kanlı Rum saldırılarından haberdar etmelerinin tek arzumuz olduğunu söylediğimiz zaman ‘Rumların mücadelesi, sizleri de sömürge idaresinden kurtarıp başka bir Hükümetin eşit muamelesi altında yaşatacaktır değil mi?’ gibi bayağı sözlerine muhatap oluyorduk” 1978 Dr. Fazıl KÜÇÜK
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres adada müzakere sürecinin yürütülmesi için ortamın uygun olmadığını öne sürerek müzakereyi eşgüdüm altında yürütebilecek bir görevliyi atama konusunda bazı tereddütleri olduğunu söylüyordu. Sonunda Kolombiya Eski Dışişleri Bakanı olan Maria Angela Holguin Cuellar’ın uygun aday olduğu düşüncesi ile geçtiğimiz günlerde Kişisel Özel Temsilci olarak ataması yapıldı. Görev süresi ise 6 ay olarak belirlenmiştir. Bu nedenle 60 yıldır çözülemeyen uyuşmazlığın 6 haftada çözüleceğini beklemek düş ötesi bir doğa olayı ile ilintili olabilir mi? diye sormadan edemiyoruz.
Adada Rum saldırılarının başlaması üzerine o günün koşullarında tarihe Ortega Raporu diye geçen A. Ortega isimli bir diplomatın görevlendirildiği biliniyor. Kısa sayılmayacak sürede hazırlanan rapor konusunda herhangi bir işlem yapılmadan tozlu raflardaki tozlarının alınmasını bekliyor. Rum saldırıları ayrıntılı bir şekilde kayıt altına alınmış olan ve bu deneyimi yaşamış olan Kıbrıs Türkü Kişisel Temsilcinin hazırlayacağı raporu bekliyor.
Müzakere sürecinin başlatılabilmesi için uygun ortamın olmadığını ısrarla söyleyen Genel Sekreter sürekli olarak bu türküyü çığırırken nedenlerini söylemekten çekiniyordu. Karşımızdaki unsur sürekli olarak Türkiye’yi hedef tahtasına koyup esneklik göstermesini istiyordu. Kendilerinin adayı Yunanistan’a bağlama istekleri nedeniyle ve adanın tek egemeni olduklarını öne çıkarıyor olmalarının müzakere sürecinin önündeki engel olduğunu Kişisel Temsilciye anımsatmak gerekiyor. Hiç kimsenin Rum isteklerini önceleyen olası bir anlaşmadan vazgeçmeleri için bir 60 yıl daha bekleyecek enerjilerinin olmadığının bilinmesi gerekiyor.
Adadaki toprak sorunu çözüm beklerken bekleyen bir diğer yaşamsal önemdeki husus ise güven ortamının sağlanmasıdır. Bir süre karşımızdaki unsurun müzakerecisi olarak görev yapmış olan Andreas Mavroyannis, görevinden ayrılmasına karşın yeni Kişisel Temsilciyi güven konusunda uyarma gereğini duyuyor. 7. Yılına gelmiş olan müzakere sürecinin kaldığı yerden başlatılmasını istemek çözümsüzlüğün önüne beton bariyer koymakla eşdeğer bir davranış olmanın yanı sıra ipi una sermeye koşut bir davranış oluyor.
Adada gerçekten çözümden yana samimi bir davranış içine girilecekse özellikle 04 Mart 1964 tarihinde BMGK tarafından alınan 186 sayılı kararın günümüz koşullarına göre yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bir taraf devlet olarak kabul edilirken diğer tarafın toplum olarak kabul ediliyor olması dengesizliktir. Bu nedenle Maria Angela Holguin Cuellar hanımın var olan bu dengesizliği ortalıklardan kaldırılması çalışmalarına başlaması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
BAŞSAĞLIĞI
Değerli dostum arkadaşım karşılıklı olarak bilgi belge paylaştığım Ayaklı Kütüphane tanımına tam olarak uyan ALTAY SAYIL’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Ağırlıklı olarak BİR DEMET YAŞAM kitaplarımın ön hazırlıklarını yaparken ve liderimiz Dr. Fazıl KÜÇÜK Müzesinin düzenlenmesi sırasında yaptığımız çalışmaları unutmam olanaklı değildir… Sevgili eşine, kızına, oğluna ve torunu ile sevenlerine başsağlığı diliyorum…
Anısı önünde saygı ile eğiliyorum. Yıldızlar Yoldaşı Olsun…
AHMET GÖKSAN