Gelişmiş ülkelerde siyaseti siyasetçiler ve ilgilileri konuşur.
Halk sanat ve edebiyatla daha çok ilgilenir, toplumsal sorunlarında çeşitli demokratik haklarını kullanarak tepki gösterir.
Oysa ülkemizde siyaset konuşulmayan yer yok gibidir.
Fikri olsun olmasın herkes siyaset ve siyasetçi hakkında konuşur olmuştur.
Seçim biter bitmez –bu neredeyse her türlü seçimde böyledir- henüz yönetimdekilerin ne yapacakları görülmeden siyaset konuşmaları ve çekişmeleri tekrar başlamakta ve gelecek seçim takvimine kadar sürmektedir. Her seçim sonrası uzun yıllara varan husumet kapıları aralanmakta ve siyaset uygar bir uzlaşı yeri olmaktan çok kısır çekişmelerin ve kırgınlıkların yaşandığı bir alana doğru sürüklenmektedir. Böylece, siyaset toplumun enerjisini artıran bir mekanizma olmaktan ziyade, toplumun üretimden uzaklaşarak gün geçtikçe biraz daha tükenmesine neden olmaktadır.
Siyaset suni gündemler oluşturarak toplumun enerjisini boşa harcamak için değil, toplumların ilerleyişinde tıkanan yerleri açmak ve düğümlerin çözümünde görevler üstlenmek için vardır. Siyaset hayatı kolaylaştıran, toplumların kalkınmasını ve yükselmesini sağlayan önemli bir devlet aygıtıdır, uygarlaşma yolunda önemli bir araçtır.
Toplumumuzun siyaset ve siyasetçiyi çok konuşmasının muhtemel nedenlerinden biri siyasetten beklentisinin gelişmiş ülke insanına göre daha fazla olmasıdır.
Toplum siyasetten ve siyasetçilerden çok şey bekliyor. Asırlardır geri bırakılmış Anadolu halkı, özellikle Kars gibi göç hızı yüksek ülkemizin geri kalmış yöreleri çok şey bekliyor.
Adaletsiz gelir dağılımı ve gelir düşüklüğünün makul bir seviyeye çekilmesini…
İşsizlik ve göçün azaltılmasını…
Hiç değilse diğer gelişmiş yerlere yakın düzeyde eğitim ve sağlık hizmetleri verilmesini…
Ve daha birçok şey…
Toplumda olumsuz giden her şeyde siyasetçilerin omuzuna yüklenen vebal herkesten fazla, gelinen noktada siyaset ve siyasetçinin vicdani sorumluluğu herkesten çoktur.
Çünkü toplum onlara güveniyor ve kendini layıkıyla temsil etmesini bekliyor…
Belki de bu yüzden siyaseti ve siyasetçiyi çok konuşuyor.
Toplumun gündemi ile siyasetin gündemi doğru bir zeminde ve kavşakta birleşmelidir. Onların beklentisi doğru şekilde değerlendirilmeli, doğru şekilde analiz edilmeli ve potansiyeli doğru şekilde kanalize edilmelidir. Siyasetten bugünün sorunlarına çözüm beklendiği kadar, geleceğe de öngörü konulması ve ışık tutması beklenmektedir. Ülkenin ekonomik potansiyelinin iyi değerlendirilmesi, insan potansiyelinin iyi keşfedilmesi ve değerlendirmesi gerekmektedir. Toplumun içinde işlenmesi gereken nice cevherler vardır ve var olmaya devam edecektir. Hiçbir ferdimiz küçümsenmemeli, hiçbir kimsenin enerjisi sığlaştırılan siyaset zeminlerinde zayi edilmemelidir.
Bir Japon öğretmenin şahsıma hediye ettiği, Japon el sanatıyla yapılmış bir çerçeve içinde geleneksel bir kağıt üzerine el yazısıyla şunlar yazıyor:
“Büyük bir insanın tek bir insanın hayatında yaptığı devrim, bir ulusun ve hatta tüm insanlığın yazgısını değiştirebilir”
Siyasetten, toplumun tüm katmanlarının siyaset arenasında temsil edilmesini sağlayacak projeler üretmesi, kitleleri kutuplaştıran değil, demokrasi kültürü içinde çözüm ve uzlaşı zemini oluşturması beklenmektedir.
Doğru ve iyi niyetli siyaset üretim artışı ve toplumsal barış demektir.
Dünyada siyaseti belki de amacına en uygun şekilde yapabilecek toplumlardan biriyiz. Tarihsel geçmişi itibariyle toplumumuz, bu coğrafyada asırlardır hoşgörü, uzlaşı ve barış içinde yaşayan bir toplumdur.
Siyaset ve seçimler toplumumuzun kaybettiği alanlar değil, ülkemizin hep birlikte kazandığı, daha çok üretime, huzura ve barışa giden yolun kapısını aralayan çözümlerin üretildiği fırsatlar alanı olmalıdır.
Önümüzdeki Milletvekilliği seçimlerinin ülkemize, bölgemize, tüm dünyaya huzur ve barış vesilesi olması dileği ile…