Marka ne getirir?
Çıktığı şehre ekonomik fayda ve tanıtım..
Ekonomik değerlerin gün yüzüne çıkarılması, değerlendirilmesi..
Ama marka..
Ama coğrafi işaret zam ve zulüm getirmez..
Hele çıktığı şehir halkına hiç..
Yani marka pahalılık, marka bir ürünün fahiş ölçüye taşınan fiyatlandırılması değildir.
Vatandaşın marka ürünü sadece vitrinde görmesi ya da alabilene gıpta etmesi hiç ama hiç değildir.
Elbette emsallerinden bir fiyat farkı olur..
Ama bu makulü geçmez..
Vicdan sınırlarını zorlamaz.
Bir ölçüsü olur..
Serbest piyasa ekonomisi, isteyen istediği fiyatı koyar diyorsanız..
O vakit, halk şehrinden çıkmış markaya niye sevinsin, niye sahiplensin.
Birkaç kişi ya da firma kazanacak.
Adı o şehirden olacak.
Ben alamayacağım..
Sen alamayacaksın..
Sonra hurra, ne mutlu bize markamız var mı diyeceğiz..
Bakın..
Erzurum’da coğrafi işaret almış ürünlerimiz var.
Elbette bu şehrin çocukları olarak buna seviniyoruz..
Amma…Amma..
Sofraya taşıdığımız, civil peynir, küflü peynir, tanko adıyla göğermiş peynir ve fasulyeler..
Gidin marketlere bakın..
Sorun..
Bir asgari ücretlinin, ya da evini tek maaşla geçindirenin bizim marka fasulyelerimizi alması mümkün mü?
Ya da kilosu sırf marka diye 80 ile 90 lira arasına taşınmış göğermiş peyniri..
Eğer maaştan başka geliri yoksa evin, bunları almak kabil değil..
Fiyatlar almış başını gidiyor.
Nadirattan olan alışverişlerimizde, satıcılara bu ürünlerin niye pahalı olduğunu soruyoruz..
Aldığımız cevap bildik..
Efendim marka..
Tamam da bunun bir fiyat ölçüsü yok mu?
Kilosu 80 ile 90 lira arasında değişen peynirin bir narhı yok mu?
Ya da fasulyelerimizin..
Ben alamıyorum..
Sen alamıyorsun..
O zaman ben markamız var diye niye sevineyim ki?
Evime götüremiyorum, soframa koyamıyorum..
Çoluk çocuk tüketemiyor..
Sadece bunun birkaç üreticisi kazanıyor..
O zaman markadan bana ne..
Ya da coğrafi işaretten.
İşin bir başka yönü var..
Hadi diyelim ki marka yiyen yesin, yemeyende ne bulursa..
Öyle değil..
Marka ürünün fiyatı yüksek olunca, o ürünü coğrafi işaretsiz üreten de zammı koyuyor üstüne..
Al alabilirsen..
Sonra…
Erzurum kalkınacak..
Sonra biz kalkınacağız..
Benim çocuğumun gözü başkasının sofrasındaysa, ya da eşimin, ya da kardeşimin..
Kalkınma olmaz..
Çünkü kalkınma da bir vicdan gerektirir..
Allah korkusu gerektirir.
Üretim maliyetinin üstüne fahiş fiyat bindirmek, sonra ona marka giydirmek isteyenlerle aynı kıbleye yönelmek düşündürmez mi insanı..
Sen fiyata, fahiş fiyata isyan edersin, asi ve bazıları için müşrik olursun, fiyat oyunlarıyla zengin olanlar da mütedeyyin..
Bakın..
Bu fiyat oyunları gizliden ve gizliden bu toplumun kimyasını bozuyor..
Bu işin çok amma çok ve vallahi çok ciddi denetiminin olması lazım.
O marka ürünleri bu şehrin adıyla üretenler eğer fiyatlardan haberdar değillerse, gidip incelemeleri lazım.
O fiyatlandırmaları yapanların bunun gerçek vergisini ödemesi lazım..
Fiyat adaleti lazım kısaca..
Zira..
O marka dediğiniz ürünleri tüketmek yoksulun da, dar gelirlinin de asgari ücretlinin de hakkı.
Çünkü bu şehrin adını kullanıyor..
Erzurum ürünü diye tanıtılıyor..
Üreten kendi adını koysa mesele yok..
Ama Erzurum peyniri, fasulyesi dediniz mi..
İçinde benim de Erzurumlu olarak hakkım var..
Şu coğrafi işareti almakla övünen kurumlar fiyatlardan haberdar mı?
Bu kurumun başındakiler o fiyata göğermiş peynir alabilir, alsın da, ama çalıştırdığı işçi alabiliyor mu?
Bir bakmak lazım..
Unutulmasın bir çivi bir nalı, bir nal bir orduyu perişan eder..
Küçük şeyler büyük yaralara sebep olur..
Unutulmasın..
Ha..
Ben mi..
Vallahi göğermiş peynirden de Erzurum fasulyelerinden de geçtim..
Açık ve net ne onlarla öğünüyorum, ne de kimseye tanıtıyorum..
Soframa koyamadığım, çocuğuma tattıramadığım benim değildir ki..
Bir de..
Tabi inanıyorsanız..
Allah var diyorsanız..
İslam dinini hak biliyorsanız..
Ama gerçekten..
Unutmayın..
Paraları, arabaları, evleri olmayabilir de..
Ama O yoksulların da Allah’ı var..
Hesap günü var..
Ve kimsenin hesabından da vazgeçeceği yok..
Mesela benim..
Allaha taşıyacağım bu yaklaşımları..
Allaha şikayet edeceğim..
Hadi canım sende göğermiş peynirden nereye gittin demeyin..
Ele değil..
Unutulmasın ağlayan varsa gülenin durumu hayasızlıktır..
Allah divanında ne kur farkı, ne de serbest piyasa ekonomisi var.
Yalnızca hak, hak, hak var.
Benden demesi..