Kervan Yürümüştür!
Bunalımlar, ancak inanmayla aşılır.Sosyal krizler, inançla giderilir. Çözülme ve çöküşler, inançla bütünleşmiş vicdan sahiplerinin çabalarıyla durdurulur ancak.
"Vicdan dünyaları, inanma terbiyesiyle beslenmiş milletler için, milli imana, milli bütünlüğe inanmak da kolaydır; ilme, sanata, medeniyete, hürriyete inanmak da... Türk milletinin ise yeryüzünde kurduğu medeniyetlerin en büyük ve devamlısı, milli kahramanlık faziletlerimizi, büyük dinin inanışıyla birleştirdiğimiz çağlarda kuruldu. İnanmaktan korkmak, kaçınmak yerine; onu sevmek, ondan faydalanmak çarelerini düşünmeliyiz." Merhum Banarlı Hoca, inanç hürriyetinin kullandırılması ve korunmasının milletler için ne derecede zaruri bir hayat hakkı olduğuna böyle işaret ediyor.
Kurban Bayramı arefesinde ve bayram günlerinde baskın medya gruplarınca, inanmış insanlara empoze edilmeye çalışılan düşünceleri hatırlayınız.
Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmak için birileri yoğun bir gayret içindeydi.
Oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek, kurban kesmek gibi, "din hürriyetinin zaruri ve tabii hadiselerini" yadırgayanlar; islam inancına gönül verenlerin akaidlerine iftira üstüne iftira yağdırdılar.
Sığır ve koyun yerine, hindiler, tavuklar kesilebileceği, hatta daha ileri gidilerek balıkların bile kurban edilebileceğinden dem vurup, inananlarla alay etmeye kalktılar.
Şöhret olmanın yolu, samimi müslümanların inancına karışmaktan geçince; birileri fetva üstüne fetva yağdırdı; birileri hayvan haklarını gündeme getirdi, birileri kurban kesmenin ekonomik kayba sebep olduğu iddialarını gündeme getirdi.
Bazıları hayvan kesiminin vahşet eseri olduğunu ileri sürdü, sanki kurbanlıklar et için kesilmeyecekmiş gibi.
"Büyük felaketlerden kurtuluşları da dini ve milli imanın birleşmesiyle mümkün olan bu millete" adeta kurban kestirmemekti niyetleri.
"En yeni hayat şartları içinde bile vicdanlara büyük rehber olan; çalışmak, yükselmek, yenilikler yapmak gibi insan hareketlerinin en üstünlerine her asırda ışık tutabilecek yegane toleranslı din olan islamiyeti anlamak şöyle dursun, anlamamak yolunda vicdansızlık yarışına girenler" hiç işleri, selahiyetleri ve hakları olmadığı halde inanların, kafasını karıştırıp, belirsiz adreslere sürüklemek istiyordu samimi inançlıları.
Bayram günü geldiğinde de, "her türlü dini duyguları, Allah inancını ve müslüman ahlakını inkar edenlerin ortasında kim, şimdi neyin bayramını yapacak" diye merak etmeye, endişelenmeye başladı temiz inanç sahipleri.
"Bayramları sadece ruhaniyetsiz bir tatil günü haline getirip, bu günleri eğlenmek, belki de inanışa aykırı hareketlerle eğlenmek yolunda kullananlar"dan bir kısmı emeline nail olamadı çok şükür.
Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmaya kalkışanlara kesin bir reddiye biçiminde; inanlar ibadetlerini yerine getirip, kurbanlarını kestiler Allah'a. (cc)
Ekonomik krizin, sosyal bir çöküş, bozulma ve bunalım yaratmasını bekleyenleri; hatta kalkışma umanları, sükutu hayale uğratacak bir biçimde kurban kesildi bu yıl. Çocuğunun tahsil masrafını karşılamakta güçleneler bile her şeye rağmen kurban kestiler.
Bu durum aslında, kendi inançlarıyla alay edenlere bir öfke ve tepki olduğu kadar; çaresiz hale düşürülenlerin, yaratıcıya daha samimi bir biçimde sığınmalarıyla izah edilebilir.
Ülkede ekonomik krizin olduğu elbette gerçektir; sıkıntıların, kısmi bunalımların olduğu da.
Bu gibi hallerde çekilen zorlukların, öfke halinde isyana dönüştürülmesi, "ajite" edilmesi de mümkündür. "Allah devlete ve millete zeval vermesin" diyenler ise, bu beklentilere asla çanak tutmazlar. Sosyal umutsuzluğun, yaratana güvenmek ve Ona sığınmakla izale edilebileceğini bilir onlar.
Devletin bekası ve milletin refahı için yüce yaradana yönelip, dua etmeyi görev bilir samimi ve saf inanç sahipleri. Şükür öyle olmuş, kervan da yürümüştür.