ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
ERSANDER’den Öğretmenler Günü etkinliği
ERSANDER’den Öğretmenler Günü etkinliği
Özden: ‘Mesleklerin en kutsalı öğretmenliktir’
Özden: ‘Mesleklerin en kutsalı öğretmenliktir’
Tanfer: ‘Eğitimin kahramanları öğretmenlerimizdir'
Tanfer: ‘Eğitimin kahramanları öğretmenlerimizdir'
Özcan’dan Öğretmenlere vefa
Özcan’dan Öğretmenlere vefa
Erzurum Ekim ayı şirketleşme performansı açıklandı
Erzurum Ekim ayı şirketleşme performansı açıklandı

İbrahim Aydemir (Bir Vakitler Erzurum)

HEÇO'NUN HANÇERİ VARMIŞ
27 Temmuz 2006 Perşembe

Palandöken ne ki dadaş
Bir dağ yalnızca
Kışın mahşeri yaşar
Yazın yalnızlığı
Bir yalnızlık ki
Ejder tepesi kadar"
Hasan Ali Kasır

 

 

Erzurum bir anlamda değerleri farkedilememişlerin şehridir.

Siz buna gözden ırak tutulma da diyebilirsiniz.

Şehrin yetiştirdiği nice kıymet, sahipsizlikten, ilgisizlikten, arkasızlıktan ve en önemlisi doğu'da bir şehirde yetişmiş bulunmaktan dolayı görülmemiş, yahut göz ardı edilmiştir.

Dünya medeniyetleri içinde Roma, Latin ve Grek uygarlıklarına nazaran Hint medeniyetine ait zenginlikler daha göz kamaştırıcı olmasına rağmen, coğrafik konumu, Hind'i diğerlerinin gerisinde bırakmamış mıdır?

Türk Medeniyet ve Kültür Tarihine beşiklik etmesine rağmen, Erzurum'un hakettiği biçimde değerleriyle tanınmamış olması da ülkenin doğusunda olmasındandır biraz.

ALVARLI EFE İSTANBUL'DA YAŞASAYDI

Güneş doğudan doğar, ama nedense insanlar gurup vaktinin coğrafyasına daha rağbet ederler.

Zaman zaman mesela Alvarlı Muhammed Lütfü Efe, İstanbul'da yaşamış olsaydı, yalnızca bu kadar dar bir muhit içinde kıymeti takdir görmez, İslam Alemi de haberdar olurdu bu değerden diye düşünüyorum.

Mesela şair Nurullah Genç, Erzurum'da değil de herhangi bir metropolün şairi olsaydı, Mesela Dumlulu islam mütefekkiri Hacı Nurullah Efendi Konya'da doğsaydı, mesela ....

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Çoğu kez, Hasankalelilerin kendi kendilerine ikram da bulunarak kendi kendilerine methiye düzmeleri gibi, biz söyleyip biz mi işitiyoruz, şeklinde endişelere de düşüyorum.

Kışın tozu ve yazın buzu dışında bir özelliğimiz yokmuş gibi biliniyoruz.

Haksızlık, lakin kim suçlu, kimse bilmiyor.

Türkiye'de de Türk İslam Aleminde de Erzurum hakettiği biçimde tanınmıyor maalesef.

Hani anlatırlar, Erzurum kalesinden içeriye uyuz, hasta bir köpek girer.

Ahali acır, yedirir içirir, bakar ve büyütür.

Köpek palazlanır, bir gün şehri terk eder.

Kale kapısından çıkar çıkmaz da ayaklarını kaldırır ve şehir çıkışını pisletir.

Eskiler, Erzurum'un kıymet ve kadrini, bakıp besledikleri böyle bilir diye, yukarıdaki misali anlatırlar.

Bizim öğrencilik yıllarımızda bu tespiti doğrulayan çirkin bir kabule şahit olmuştuk.

TÜRBEYE GİT Kİ BİR DAHA GELMEYESİN!

Atatürk Üniversitesi'nde tahsilini görüp, diploma alanlar, sonra üniversitede akademik kariyere kavuşanlar, yahut şehirdeki kamu kuruluşlarında memuriyette bulunup üst görevlere çıkanlar veya ticarete çerçilikle başlayıp marketlere kavuşacak ölçüde ticari potansiyele erişenler, iyice palazlandıktan sonra başka şehirlere giderken Abdurrahman Gazi Türbesini birkaç kez ziyaret etmeyi ihmal etmezler.

Zira inanılır ki bu ziyaret gerçekleştirilmezse Erzurum'a bir daha dönmek tehlikesi vardır!!!

BÜYÜT BESLE BENi

Erzurum'un dışarıdakilere göre durumu maalesef budur.

Şehir halkı bu durumu, büyüt besle beni, yok edeyim seni, tekerlemesiyle açıklarlar.Yer garibindir diyen büyüklerimiz çok haklıdırlar.

Erzurum halkı nedense içinden olandan çok dışarıdan gelene daha çok itibar eder, rağbet gösterir, mültefit davranır. İçinden çıkana ise acımasızdır, toleranssızdır.

 

Ev sahibi yabancı kiracıya tanıdığı kolaylığı hemşerisine tanımaz; bakkal veresiyeyi dışarıdakine verir, sohbetlerde yabancılar daha bir dikkatle dinlenir.

Apartmanlarda başka şehirli komşularla daha çok alakadar olunur, mahalli yemekler taşınır, eğer ev hanımı çalışıyorsa çocuklarına bile ücretsiz dadılık edilir.

Bürokrasimizin mevcut hali de bu durumun bir açılımı değil midir?

DANALIKLARINI BİLDİKLERİMİZ

Ne ki, şehirden tayinle veya başka bir saikle ayrılanlar, misafirperverliğe reva görüldükleri, sevildikleri, saygı buldukları şehiri överler mi?

Ne gezer...

Ekmeğin adı "lavaş", bilmem nenin adı da "dadaş" olarak telafuz edilir çirkince.İçimizden çıkanlar, hangi üstün formasyona sahip olsalar da bizim gözümüzde, dünkü çocuktur ve hepimiz onun danalığını bidiğimizden söz ederiz.

Yahut şeceresinde bir çirkinlik ararız.

Bu yüzden vakit vakit şehirde "bir Erzurumlu az iki Erzurumlu çok" olmuştur maalesef.Teşbihi hoş görün; bir dönem Gaziantepli Ayvaz bey Erzurum'dan milletvekili adayı olduğunda kimse itiraz etmedi.

Çoğumuz onun meziyetlerini sayıp döktük. Kimilerine göre hakikaten de kıymetli bir siyasetçi olabilir Gökdemir.

Lakin "ev sahibi evinde olanı daha iyi bilir", anlayışıyla şehirde doğup büyümüş, kentin sosyo ekonomik durumuna muttali biri olsaydı daha iyi olurdu, diye aklımızdan geçirmedik.

Hatta Ayvaz bey duyar kırılır, geleneksel misafirperverliğimize gölge düşer diye de endişelere kapıldık. O'nun Erzurum'u yeterince temsil edip etmediğini, ilgilenenlere bırakıyoruz.

Merakımız şudur; acaba Erzurumlu bir siyasetçi aynı ilgiyi, iltifatı ve rağbeti Gaziantep'de bulabilir miydi?

Gönül isterdi ki bulsun.

Fakat hakikatle, olması gerekenler birbirinden farklı.

Öyle olmayacağını hepimiz pekala biliyoruz bilmesine ama; nedense dedelerimizin yanlışını tekrar etmekte hiçbirimiz beis görmüyoruz.

Bu da bizi nevi şahsına münhasır bir şahsiyete sahip kılıyor.

Ne acı.

Ne garip...

ERZURUM ANSİKLOPEDİSİNİ KİM ÇIKARACAK?

Erzurum başta olmak üzere onlarca büyük Türk devletine merkezi konumda hizmet vermiş bir şehir.

İlhanlılar, Selçuklular, Gazneliler, Osmanlılar...Şimdilerdeyse suyumuz, soğuğumuz ve kalmışsa eğer dadaşlığımız dışında pek tanınmıyoruz, maalesef...

Siyasetçiler dadaşlığımızdan, nenehatun torunları oluşumuzdan bahsederek bizi şişirmekten öte önemli bir hizmet getirmemiş.

Eşya bazında düşünmeyin; insanımızın kıymetlerini, değerlerini farkedememiş, bizi anlamamışlar.

İhram giymiş bazıları, onun içindeki kadının endişelerini duymamış; dadaş demiş erkeğine, ama onun çilesine ortak olmayı aklına bile getirmemiş.

Onlar şişirmiş, biz kabarmışız, sonra da öfkemizi kendimize patlatıp, kendimiz söyleyip kendimiz dinlemişiz genelde.

Kültür Bakanlığı İstanbul Ansiklopedileri çıkardı; İzmir, Ankara, Kayseri'yle ilgili çalışmalara pirim tanıdı.

Erzurum Ansiklopedisi var mı?

Bırakın bakanlığı, şehir halkı içinden yetişip, böyle bir hizmete kendisini adayan kaç ilim adamı gösterebilirsiniz?

İRŞADİ'Yİ, MÜLHEMİ'Yİ TANIYAN KAÇ KİŞİ VAR?

Bizim neslimiz şehrin sur kapılarını üç aşağı beş yukarı sayabiliyor.

Birkaç veli'mizdenden haberdarız, bazı önemli devlet adamlarımızı işitmiş bulunuyoruz, ya bizden sonrakiler?

Hacı Haşıl Efendi (Haşii, Zade Ali Efendi)'yi; Müftü Solakzadeyi, Taşkesenli Sırrı Efendiyi, Mülhemî'yi, İrşadî'yi, Natıkî'yi nasıl bilecekler?

Hazık'ın;

"Erzurum'un abı tabı nev bahar olsun da gör

Çeşme Pinhan, çeşme sârâ aşikar olsun da gör"

Beyitlerindeki içeriği ne görüp yorumlayabilecek, ne de anlayabilecekler.

Aziziye, Hamidiye, Mecidiye Tabyaları'nda yaşanan destanları nasıl özümseyecekler?

Eski Erzurum evlerini, halkın geleneksel yaşam tarzını, adetlerimizi, gelenek ve göreneklerimizi kimlerden öğrenecekler, onlara kim anlatacak?

Cakkıllarımız, yoğurt sitillerimiz, yağ yamaklarımız, bakır gügümlerimiz, tandır egişlerimiz çocuklarımız için bir mana taşımayacak gibi görünüyor bu gidişle.

Makatlarımız, sekilerimiz, eyvanlarımız, tandır başlarımız yer etmeyecek torunlarımızın dimağlarında.

Ne bir Erzurum Ansiklopedimiz, ne de Erzurum Kültür Müzemiz var?

Erzurum Kitaplığı serisini başlatanlar, bu yolda çok büyük bir hizmete kapı açmışlardır hakikaten.

Şu maddenin, para endişesinin, dünya tamahının kör ettiği gözler ve kararttığı gönüller belki bu hizmetle ışığa kavuşma şansını elde edebilecek.

Bu hizmeti başlatan Ezel Erverdi'nin Erzurum üzerinde büyük hakkı var.

Daha önceleri Ülke ve Dergah Yayınevleri'ni kurarak kültür hayatımıza büyük katkılar sağlayan Erverdi, Erzurum Kitaplığı serisini başlatarak, şehre ait değerlerin okurlara aksettirilmesini sağlıyor.

Erzurum'da Erverdi ailesinin öteden beri saygın bir yeri olmuştur..

Bu saygınlığın müsebbiplerinden birisi de, Ezel bey'in amcası, "efe" diye bilinen ve ilmi mükaşefe sahibi Rasim Erverdi'dir.

"Efe" ile ilgili çok şey söylemeye gerek yok.

Eczacı Erdal Güzel Bey'in naklettiği bir anekdot, Rasim Hoca ile ilgili söylenmesi gerekenleri özetler mahiyettedir.

Erdal ağabey'in rahmetli babası yeni evlenmiş.

Bir müddet sonra da, eşi rahatsızlanıp, doktor bakımı icap etmiş.

O yıllarda Erzurum'da çok fazla doktor yok.

Olanı da hep erkek... Rahmetli, eşini bir erkek doktora baktırmayı doğru bulmaz; ama, hane halkını da incitmeden olayı çözmek amacındadır.

Doktor getirmek niyetiyle çıkar; akşama doğru da, "bulamadım" bahanesiyle evinin yolunu tutar.

Ayaz Paşa Camisi'nin yan kısmından yukarı doğru çıkarken, çok büyük hürmet beslediği "Rasim Efe" ile karşılaşır.

Efe her daim rahmetliye güler yüz gösterip, muhabbetle karşılık verirken bu defa yüzü asık bir halde yanından geçmektedir.

Ve o esnada, O'nun duyacağı bir biçimde "Doktor yabancı erkek hükmünde değildir" der...

Erzurum Kitaplığı hizmetinin önemli bir ayağı da Erzurum'dadır. Atatürk Lisesi'nde öğretmenlik de yapan Muammer Çelik, bu hizmetin gerçekleşmesinde büyük bir emek sahibidir.

Erzurum'u, Hüseyin Avni Ulaş'ı ve Nurettin Topçu'yu anlatan üç değerli eseri de, Erzurum Kitaplığı serisi içinde bizlere kazandıran Muammer Hoca'nın benimle olan bir başka müştereği de Mahallebaşılılığımızdır.

Sevgili Özdemir Çelik'in ağabeyisi olarak tanıdım önceleri Muammer Hoca'yı... Güzel giyinen, etrafıyla barışık beyefendi kişiliği farklı kılardı Mumammer ağabeyiyi.

Hasbi yapısı ve Erzurum'a duyduğu karşılıksız muhabbet, Erzurumlunun O'na olan itibar ve saygısını her geçen gün artırmış, belki de Erzurum Kitaplığı hizmetinin devamı için ona büyük bir güç de vermiştir.

Erverdi ve Çelik'in başlattığı böylesi hizmetler çoğaldığında, "Sarı Gelin" nevi türkülerimiz ermenilere mal edilmekten kurtarılacak.

Birileri nesnellik adına sesimizi, düşman sesiyle karıştırmayacak.

Göç göç olup, göçler yola dizilmeyecek; birbirimiz anladığımızda, şehrin değerlerini idrak ettiğimizde.

Başkalarına yanaşmalık etmekten kurtulabileceğiz; birbirimizi dinlemek ve anlamakla.Tevatur bu ya, vaktiyle bir Başbakana şehrin sorunlarını arzetmek için bir heyet gider Erzurum'dan.

Başbakanlığın önü kalabılıktır, ziyaretçi sayısı oldukça fazladır.İsimlerini yazdırır heyet özel kaleme.

Diğer heyetlerden önce içeri alınır Erzurum heyeti, sebebi gayet düşündürücüdür; içerdeki zat, önce onları alın, şehirleri için birşey istemezler, birbirlerini çekiştirip, birbirlerinden şikayet eder ve çeker giderler, demiştir kalemi mahsusasına.

Kimbilir, ziyaret ettiklerimiz, bundan sonra daha ciddi bulur bizi.

Belki, içimizden haberdar oldukça, şehire gelen parti Genel Başkanlarından, Başbakanlardan, Bakanlık istediğimizde, "ben sizin bakanızın" demezler eskisi gibi.

Olur ya, değer verdiklerimiz, siyasi endişelerle bir çırpıda sökülüp atılamaz olur makamlarından.

Hayal ya, şehire gelen devlet büyüklerine yalnızca Allah devlete millete zeval vermesin duasıyla yetinmez, Erzurumlu, farkedilmesini ister, değerlerini ortaya koyar.Kim bilir?

HATAMIZ ÇOK

Evliyalar şehri, kültür şehri diyoruz, şehri mübarek olarak tanımlıyoruz kentimizi; ancak bugün eldeki veriler öyle söylemiyor maalesef.

İçki içmenin dadaşlıkla, erkeklikle hele Erzurumlulukla hiçbir alakası olmamak gerekir. Dadaşlığı belli ki, birileri çok yanlış anlatıyor genç nesillere.

İçki şişesini tutmak erkeklik sayılıyor.

Düğün törenlerinin sonu genelde içki rezaletiyle bitiyor.

Lütfü Sezen Hoca'nın da tesbit ettiği gibi Erzurum düğünlerinin bir gün öncesinde yapılan, damat ve arkadaşlarının eğlendiği kısır gecesi; işret gecesi değil geçmişimizde.

Patlayana kadar içilip, taşkınlığın yapıldığı bugünkü gecelerle, eski kısır gecelerinin hiçbir benzer tarafı yok.

Sohbetlerin yapıldığı, mahalli yemeklerin sunulduğu, ölçülü ve seviyeli şakalaşmaların yapıldığı eski kısır gecelerine göre, bugünkülere ne isim vermek lazım geldiğini bilmiyoruz.

Belli ki, adetlerimiz de yanlış aksettiriliyor yenilere.

BIÇAK KININI KESMEZ Mİ?

Yine gençler arasında bıçak taşımak ve dövüş ve tartışmalarda birbirlerine bıçak çekmek gibi insani olmayan bir tutum görülüyor günümüzde.

Dadaş bıçak taşımaz, yüreği ve bileğidir silahı.

Oysa bugünküler öyle mi.

Heço diye bir ermeni vardır Erzurum'da.

Hamallık yapan Heço geceleri iyice içtikten sonra ortaya çıkıp nara atmakta, geleni geçeni rahatsız etmektedir.

Halkın iyice bizar olması yüzünden, dadaşın birisi, bekler geceleyin Heço'nun yolunu.

Her zamanki gibi iyice içip tozutan Heço, bıçağını sallayıp naralar atmaktadır.

Yüreği gibi çelik bileğiyle yere serer ermeni dığası Heço'yu Dadaş.

Sonra alır elinden bıçağını,münasip yerine saplar ve ahaliye dönerek der ki, hadi bakalım bundan sonra da Heço'nun hençeri var, desinler de görelim.

Hakiki dadaşların heçoların sayısını çoğaltmayacağı ve onları dışlayacağı inancındayım.

Dadaş bıçak taşıyacak kadar korkak, bıçak çekecek kadar yüreksiz olamaz. Olursa onun adına başka şey derler de söylemek bize düşmez."...

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 11 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 1 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Misafir 7 Mayıs 2015 Perşembe  01:13

ahan işte yüreği memleket sevgisi için çarpan adam mebus olsa aynı olur evelallah hareket partisinde alaman dili hocası halk partisinde başkentden gelen kadın avukat onlar ne edecek erzurum için yaradan yolunu açık eylesin

Yorumu oyla      6      6  
Mami 6 Mayıs 2015 Çarşamba  22:45

Erzurum Masallarını yazan, Erzurum Efsanelerini 40 yıl Erzurum'da hizmet vermiş, değerli hocamız rahmetli Prof. Dr. Bilge Seyitoğlu'nun adını bile bir okula verememiş bir şehir Erzurum. Erzurum Kitaplığını oluşturanlardan Allah razı olsun.

Yorumu oyla      7      4  
misafir 6 Mayıs 2015 Çarşamba  16:07

Vekil olmak üzeresiniz. Sizi de göreceğiz. İnşallah iyi olur

Yorumu oyla      7      4  
M. Tevhit Gülseven 4 Mayıs 2015 Pazartesi  09:03

Sayın Aydemir; Erzurum'u ve Erzurumluyu özetleyen yazıyla yüreğinize sağlık.

Yorumu oyla      7      4  
gurbet 4 Mayıs 2015 Pazartesi  08:59

yazı çok güzel kalemine sağlık. Bursa'da yapılan Erzurum Günleri sonrası daha bir ehemmiyetli. Böyle bir organizasyonda bunların anlatılması çok anlamlı olurdu. Yoksa ne konuştuğunu bilmeyen sözüm ona komedyenlerin anlattığı anlamsız espirilerle bu şehir tanıtılmaz selamlar

Yorumu oyla      7      4  
A.KURTULUŞ 3 Mayıs 2015 Pazar  15:14

Bu yazınızı nasıl görmemişim çok güzel bir yazı eline kalemine sağlık. Haklısın galiba Erzurum'lu başka şehirde ileri gelen bir yetkili olmuş olsa bile Erzurumda siyasi yada resmi olarak görev alan veya görev içinde olanlar bizlerin gösterdiği misafirperverliği saygıyı diğer şehir insanları bizim şehrimiz insanına aynı saygı ve sevgiyi göstermediklerini ben şahsen hizmetim gereği görmüş ve şehrimizin dışında uzun zaman kaldığım için bunu görmüş ve birçok konularda hem mağdur hemde sıkıntılarım olmuştur selam ve sevgilerimle

Yorumu oyla      8      4  
Naci Kavaklıgil 3 Mayıs 2015 Pazar  02:10

İbrahim Bey Herkesi sayıp dökmüşsünüz. Sağ olasınız. Bunlar arasında Erzurum hakkında yazan kalem sahipleri de var. «Erzurum Havalisi Âşıklık Geleneği»ni doktora tezi olarak işleyen ve bu çalışmasını neşreden Üstelik Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi mezunu olan bir Erzurumluyu, Prof. Dr. Metin Özarslan’ı unutmuşsunuz. Bence bir yazı konusu olmaya değer bu eseri ve hemşehrimiz olan yazarını bir yazınızla değerlendirmelisiniz. Gözden ırak olan gönülden de ırak olmamalı değil mi? Selamlar. Naci Kavaklıgil-ERZURUM

Yorumu oyla      8      4  
Dadaş ibo 12 Haziran 2013 Çarşamba  09:38

İbrahim bey kardeşim, bende Erzurum dışında yaşan bir hemşerinizim. Okuduğum yazın çok hoşuma gitti, özelliklede Halkımızın yabancı hayranlığı konusunda söyledikleri, benim duygularıma tercüman oldu. çok sevindim. Demekki bunu benden başkalarıda böyle düşünüyor diye sevindim. Bu sıkıntıyı çok yaşadığım için bana ilaç gibi geldi söylediklerin. Bu yabancı hayranlığımızı bir türlü aşamıyoruz. Gençler de de var eskilerimiz bizi öyle yetiştirdi. Aman misafir deyip, saygıda kusur ettirmediler. Halbuki saygıyı hak edene yapmak gerektiğini öğretmek lazım gençlere. Hep başkaları için yaşamak gaye edindi kültürümüzde. söylenecek çok şey var ama... fakat bu bir yaradır bu yaraya parmak bastığınız için çok teşekkür ederim. çok sevindim bu yazıyı gördüm. inanın benim gibi düşünenlerde var memleketimde yanlız değilim dedim. Bizler batıda yaşıyoruz, kendimizi ispat etmek le uğraş veriyoruz. Serde Dadaşlık varya, ama yabancı ne yapıyor Erzuruma gelince böyle bir derdi yok. Bizimkiler zaten onu Ilıca nın girişinde baştacı çooooktaaaan etmişlerdir.... Çok selamlar memlekete..

Yorumu oyla      10      5  
PAŞA 12 Haziran 2013 Çarşamba  09:03

ŞU ANA KADAR OKUDUĞUM EN MÜKEMMEL YAZI?? HERKES OKUSUN BİZ KENDİMİZİ BİLMEZ İSEK KİM BİLİR BİZİ..

Yorumu oyla      9      5  
Sonbahar 11 Haziran 2013 Salı  14:02

Sabret! Dadaşın ne olduğunu benden öğreneceksin.

Yorumu oyla      6      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kayyım uygulaması milletin ortak talebidir
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Onurun 41. Yılı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva