Erzurum’un bülbülü mü çoktur, yoksa kargası mı?
Ya da toplumumuzun..
Birini duymak istemeyiz, diğerinin de susmasını..
Birinin sesinde ve varlığında gam vardır, diğerinde huzur..
Biri ne bulursa çalar çırpar..Tarlalarda başakların düşmanıdır..
Diğeri kendisine verilene razı..
Ne ki..
Biri hür, diğeri kafeste..
Birinin karalığı, bed sesi hürriyetine sebep..
Diğerinin güzel görünüm ve şakıması mahkumluğuna ..
Biri için ancak bedlemelerde yer var, diğeri her güzellemenin dibacesi..
Biri çirkinliğe, diğeri güzelliğe misal..
Ne ki…
Karga sayısı her vakit bülbülden fazla..
Ne ki..
Kargaların sesi bülbülden gür…
Ne ki…
Ve sahi…
Erzurum’un bülbülü mü çoktur, yoksa kargası mı?
Ve mesele:
‘Karga mı olmak, yoksa bülbül mü?
***
Bahtiyar Vahabzade demiş ya:
‘Garga var, iki yüz üççüz yaşında
Garıldar, guruldar ağaç başında
Bu eybecer guşa kimse tohunmaz
Sesinden, özünden hezz alag deye..
Gorhusuz, ürküsüz, o uçar gış-yaz
Gaydadır, od düşmez murdar eskiye…”
***
Sonra sual etmiş Vahapzade:
‘Bedbaht bülbülünse min belası var
O, başga sevdada, başga heveste..
Deyirem ay anam, bele derd olar..
Garga dağ başında, bülbül gafeste…”
***
Sahi:
Niye kargalar hür ve niçin bülbüller kafeste…
Niçin?
Bülbül de anlamaz ya esaretini..
Bülbül de anlamaz ve sorar Vahapzade’nin dizelerinde, sorar, sorar, sorar:
‘Eşitcek sözümü bülbül ağladı
Sesi yolcuları yoldan sahladı
Söyledi:- dolaşdım bütün dünyanı
Bürüdü şöhretim, şanım her yanı’
***
Ve derd yanar..
‘Öz sesim özüme bir ganim oldu
Menim güzelliğim, düşmenim oldu
Sözüm dile düşdü, men sese düşdüm,
Dilimin ucundan gafese düşdüm’
***
Ve netice,
Ve karar,
Ve akibet:
‘İnsanın özüne kesilir düşmen
Dövleti, serveti, pulu, varı da
Bazen meyvesinin ağırlığından
Sınır ağaçların budagları da..’
***
Meyveli ağaçların dalları yerde..
Belki de ve belki de Erzurum’un ol sebepten meyvesi yoktur..
Kim bile..
Belki de..
Bu şehrin zamanede bülbülü yok, kargası ise…
Ya da kargası azade, bülbülleri kafeste..
Ve sual:
Erzurum’un bülbülü mü çoktur, yoksa kargası mı?
***
‘Kargadır kuşumuz, şalgamdır yemişimiz’
Demiş ya Erzurumlu bir şairimiz..
Ve son söz:
Ben de oldum ‘Dam üstünde saksağan
Vur belime kazmayı..
Vur..
Sürçü lisanımız affola..