-BİR VAKİTLER ERZURUM- YEŞİL YÜZLÜ TORTUM “Bir yüksek puşta üzerinde dört köşe bir binadır Tortum Kal'ası. İçinde 18 kadar ev ile Süleyman Han'ın bir küçük camisi ve ambarı vardır. Aşağı varoş(daki haneler) ma'mur ve şirin binalardır ki adetleri yedi yüz'e varır. Yedi mahalle, yedi mescid, iki hamamı, iki hanı, on sibyan mektebi ve yetmiş kadar esnaf dükkanı bulunur.Her evinde bağ ve bahçesi çoktur. Havasının iyiliğinden meyve ve yemişi bolcadır. Üzümü,armudu ve mercan renkli şeftalisi çok meşhurdur. Şehir Erzurum'a iki konak yakın olduğundan tüccar meyvelerini sandıklarla Erzurum'a taşır. Halkı yabancı dostu; halim selim, temiz kalpli kimselerdir. Tortum'da küherçile dahi hasıl olur. Burası bir dereli yerde vekildir."Tarihi milattan önce 654'lere dayanan Tortum'u böyle anlatıyor Evliya Çelebi Seyahatname'sinde.Onun 17 ve 18. yüzyıla ait olan bu müşahadeleri ne kadar da yerinde ve ne kadar da doğrudur. 297 bin akça hass'ı, 92 tımarı, 4 zeameti,7 nahiyesi ve 59 cebelüsü bulunduğu tarihçiler tarafından nakledilen Tortum'un tarihi geçmişi görkemli.Evliya çelebi o günkü ilçede on kadar ilkokulun bulunduğunu söylüyor, bugünkü sayıyla orantılarsanız, geçmişinden birşeyleri yitirdiğini göreceksiniz Tortum'un.İran, Doğu Roma, Gürcü Krallığı idarelerinden geçtikten sonra sırayla Selçuklu, ilhanlı, Akkoyunlu ve Osmanlı hakimiyetine giren Tortum'un Türkler eline geçişini şöyle nakleder İbni Bibi, İ. H. Konyalı'nın aktarışıyla: "Kuran—ı Kerim'in müjdesi o sene Aphas seferinde Sultan Alaaddin Keykubat askerleri tarafından gerçekleştirilmişti. Önce Haho(Bağbaşı) kalesine gittiler. Mancınık ve kılıç kuvveti ile burayı elde ettiler. Nihah (Tortum) ahalisi de aynı şerbeti tattı."Bu vaka 1282 yılında gerçekleşmişti. Mamerol tarafından yaptırılan Tortum Kalesi, bu fetihten yıllar sonra, tekrar Gürcü istilasına uğrar.Evliya Çelebi Evsaf—ı Kale—yi Tortum bendinde _A. Şerif Beygu'nun nakliyle_ şöyle anlatmaktadır bu olayı; "Gürcistan şahlarından Mameron binasıdır bu kale. Sonra Uzun Hasan'a, ondan da Fatih Sultan Mehmed'e geçmiştir. Lakin yine Gürcü istilasına maruz kalmıştır. Sultan Süleyman Han (Kanuni) bu istilayı haber alınca ikinci veziri olan Ahmet Paşa'yı kafi askere serdar ederek göndermiş, o da gelip meteris'e girerek yedi gün yedi gece cenk etmiş, kale fetholunmuş; içine kafi miktarda muhafız, cephane, top, zahire, sair levazım koyup; askeri ile Emirahur Kalesi'ne geçmiştir."21 Mart 1918'de ebediyen Türk yurdu olarak düşman elinden kurtarılan ilçeyi, meşhur kalesinin yanısıra, Sapanca, Cevizli, Pehlivanlı Kuleleri; Uzun Kavak, Yukarı Katıklı Ziyaretli gözetleme kuleleri bekler sanki.Türkistan'dan Anadolu'ya nur meşalelerini taşıyan Alperenler, birer ziyaret halinde izzet ve hürmet görür ilçe ahalisinden.Şenyurt'un Yazı Yurdu köyündeki Yaz Yurdu; Aşağı Katıklı'da erkek evlat isteyenler ve uykuya hasret kalanlarca ziyaret edilen Güvüt; Katıklının Karadağ Mahallesi'nde bulunan Ezven; Toruklu; Yılanlı Ziyaretleriyle de meşhurdur Tortum. HASAN HOCA, HACI FEYZULLAH ŞEYHÜLİSLAM MUSA KAZIM Şenyurt'taki türbede medfun bulunan Hacı Feyzullah Hazretlerinin Mevlana Halid (Bağdadi) Hz.nin halifesi olduğunu kaydetmektedir Prof. Dr. Zeki Başar. Bir ilahi cezbe anında nar halinde yanan bir sobayı kucakladığı rivayet edilen Hasan Hoca'nın türbesi de Şenyurt'tadır. Şenyurt Katıklı'da İsmail Baba; Çevirme Mahallesi'ndeki Horhoca; Kale Mahallesi'ndeki Kavuklu Baba, Pehlivanlı'da Şeyh Mehmet'in Türkistan ahalisinden olduğu anlatılmaktadır ötedenberi. Şallı, Karapınar, Kemerli, Osman Oluğu ve Pehlivan Ocağı ziyaretlerini şüheda tezyin etmiştir rivayetlere göre.Prof. Dr. Gündoğdu Esendere'deki Kaya Mezarlığı'nın ve Kireçli'deki Kireçli Köprü'nün de önemli tarihi eserler arasında bulunduğunu bildirir.Yesevi ruhundan dinamizmini alan bu ilçe; aynı kaynaktan beslenip birer ilim ve irfan güneşi haline gelen şahsiyetleri çıkarmıştır bünyesinden. Uzun yıllar Erzurum müftülüğü görevlerinde de bulunan Ödüklü Yunus Kaya Hoca, Bir dönem Erzurum Milletvekilliği yapan Osman Demirci ve yaşadığı dönemde bir fetva makamı olarak görülen Osman Bektaş hocalar, bu maziden gelen feyzin 20. asırdaki parıltıları olmuştur. Bu arada Şeyhülislam Musa Kazım Efendi'nin de Tortum topraklarından feyz almış, ata dedesi Tortumlu bir din alimi olduğunu da kayda geçmek gerek. ÖDÜKLÜZADELER Bağbaşı ve Ödük özel bir yanını yansıtır ilçenin. Uzun yıllar Erzurum'un ulema sınıfını bu iki belde çıkarmıştır bünyesinden.Ödükzadeler yahut Ödüklü Zade'ler olarak bilinen din alimlerini yetiştiren Ödük, Cumhuriyet dönemi öncesinde bölgede önemli bir işlevi üstlenen Şeyhler Medresesi'ni, içinden çıkardığı alimlerle ayakta tutmuştur.Ödüklüzade Hoca Mustafa Efendi'nin büyük etkileri olmuştur Erzurum'daki din bilginlerine. Nusret Efendi, Mustafa Efendi'nin Solakzade Hocaefendiden icazet aldığını, müşkilat—ı fünunu(Fizik, kimya, biyoloji problemlerini) halle muktedir bir zat olduğu gibi ulum—u riyaziyede (Matematik ilminde) behre—i kamilesi bulunduğunu kaydetmekte ve Mustafa Efendi'nin Cumhuriyet dönemi öncesi Erzurum'da bulunan idadi—i Askeriye mektebinin Hin küşadında Arabi muallimi olduğunu vurgulamaktadır.Tarihçe—yi Nusretname yazarı; Mustafa Efendiyle ilgili olarak ilginç bir hatırayı da şöyle nakleder; "Hoca Mustafa Efendi kendisi gibi Şeyhler Medresesi'nde müderris olan Çemenli Mehmet Efendi'yle birlikte Hodaklar denilen mevkiye gelirler. Buradaki su kurumuştur. Yorgun halde bulunan bu iki hocanın yanında sadece bir çay bardağı su bulunmaktadır. Çemenli Mehmet Efendi ellerindeki suyu kimin içmesi gerektiği konusundaki müşkili çözmek için, "kim bu su hakkında bir mısra şiir söylerse o içsin" teklifinde bulunur ve hemen kurumuş olan pınara bakarak: "Manend—i sükker taştan akar ab—ı hodaklar" "Şeker tadında su çıkar Hodak'lar Pınarından" manasındaki mısrasını okur, o arada Hoca Mustafa Efendi daha fazla dayanamamış ve suyu içmiştir. O da Çemenli Hoca'ya suyu neden aceleyle içtiğini tevil için şöyle cevap verir: "İçtim, yeniden buldu şifa kara dudaklar."Ödüklüzadeler, bizim halk dilinde çok yaygın olan söyleyişiyle ocak sayılmışlardır eskiden beri. Ocak, talebe yetiştirilen yer veya talebe yetiştirenlerin bulunduğu mahal, demektir. Rahmetli dedelerim olan Şefik ve Refik Hocaefendiler de Ödük'e giderek yıllar boyu bu ocaktan almışlar dini tahsillerini. ERZURUM'A IŞIK SAÇAN TORTUMLULAR...Lala Paşa Camisi İmamhatipliğini sürdüren Mehmet Gürgür Hocaefendi de Tortum'un yetiştirdiği mümtaz simalardandır. Onun güzel sesiyle icra ettiği Kuran—ı Kerimi dinleyerek ruhu teskin olmamış kimse var mıdır, zannetmiyorum. Ağır başlıllığı, ilmi ciddiyeti ve görende saygı uyandıran vakarlı davranışlarıyla bir gönül adamıdır Mehmet Hocaefendi.Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı yapan Abdülkuddüs Bingöl Hoca bu yörenin ilim sahasındaki bir diğer güzelliğini yansıtır etrafına. DÜZGÜN, GERÇEKTEN DÜZGÜN BİR İLİM ADAMIDIRDilaver Düzgün Hoca, Erzurum ve Tortum hakkında ciddi araştırma hizmetleri yapan Mehmet Kardeş ve Mehmet Tikici de bu güzelliği yansıtanlar arasındadır.Doç.Dr. Dilaver Düzgün'ün Erzurum üzerine çok ciddi araştırmaları bulunmakta. Yakın zamanda Kültür Bakanlığı yayınları arasında neşredilen "Erzurum Köy Seyirlik Oyunları" adlı eserinin dışında yayına hazırlamakta olduğu Erzurum'da kahve kültürü'ne yönelik eseri de merakla beklenmekte.Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyelerinden Ömer Terzioğlu, Göz Sağlığı bölümünde görev yapan Doç. Orhan Baykal da Üniversite'de görev yapan Tortumlulardan birkaçıdır.Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Erol Kürkçüoğlu ise bambaşka veçhesidir Tortum'un. Erol Hoca ile uzun yıllara sari dostluğumuz, Onun Erzurum'a olan muhabbetini yakinen bilmeme ve tatmama vesile olmuştur. Fikri altyapımıza su serpip yeşerten Yılmaz Akkan Hocamın da biraderi olan Kürkçüoğlu, isabetli bir tesbitle dost yürekli birisidir. "ölü görüp ağlayan düğün görüp oynayan" deyimi sanki onun için söylenmiştir. Binbir zaruret ve meşakkat içerisinde tahsiline devamla, geçim ve maişet mücadelesini, fikri mücadeleyle sırt sırta götürüp, bugünkü ilmi seviyeyi yakalamış ender Erzurumlulardan olan Erol Hoca; Erzurum Gazetesi'nde neşrettiği makalelerdinden neşet eden tarihi birikimiyle de, hale ve geleceğe mühim notlar düşmektedir.Kürkçüoğlu'nun Türk—Ermeni münasebetlerine ilişkin derin malumatı, devlet nezdinde de Türk Tarihi araştırmalarına ilgi duyan kişi ve kuruluşlar tarafından da, gerekli ilgiyi görmekte; bu konularla alakalı düzenlenen hemen bütün panel ve toplantılarda görüşlerine başvurulmaktadır.Tortum'dan çıkan ilim halkasının zincirleri içinde Şair Nefi Orta Okulunda uzunyıllar matematik hocalığı yapıp emekli olan Hulki ve GAMPO'nun emekli müdürü Hilmi Kızılaslanoğlu'nu zikretmek mutlak gereklidir.Tortum'un yetiştirdiği önemli şahsiyetler arasında Tortum'un Bağbaşı beldesinde doğan SSK Hastanesi Başhekimi Dr. Recep Almacı'nın hususi bir konumu vardır. Recep Ağabeyi, hemen her Erzurumlu'nun ve Tortumlu hemşehrilerinin işine koşması, onların maddi ve manevi sorunlarıyla ilgilenmesi sebebiyle adeta Tortumluların babası gibidir şehirde. SSK'lı işçiler, başhekimliği müddetince kendilerinin meselelerini onun da kendi meselesi halinde telakki ettiğini, araya mevki, makam koymadan kendilerine yakın durduğunu anlatırlar. TİCARETTE, SİYASETTE VE BASINDA ETKİN İLÇE Tortum'un ticaret sahasındaki yüzaklarının başında Dumlu ailesi gelir öteden beri. Hatemoğlu'nun sahibi Ziya Dumlu, Netaş iletişim firmasınının işletmeciliğini yapan Fuat Dumlu; Murat ve Pierre Cardin Mağazalarının sahibi Sırrı Büyükdumlu ve Gülen Ayakkabıyı işleten Fikri Büyükdumlu bu ailenin önde gelen ticaret erbaplarındandır.Yine ticaret erbabı olarak Erzurum'a renk saçan Cemil Durak ile Doktor İbrahim Topdağı, Bayındırlık İl Müdürlerinden Sebahattin Toraman, Emekli öğretmen Raif Akbulut, Lokanta ve Tv işletmecisi Kemal Koç, eğitimci Alper kardeşler, Avukat Naci Turan, ağabeyileri Zeki ve Remzi Turan,Avukat Uğur Kızılkaya, Anadolu Lisesi Öğretmenlerinden Hanifi Hancı da Tortum'un güzelliklerinden Erzurum'a yansıyanlardır.Basın camiamızdaki en önemli Tortumlu simalar, Söylem gazetesi Yazı İşleri Müdürlerinden Selahattin Şener, amca oğlu ve Palandöken gazetesi genel yayın müdürü Mehmet Şener ve İhlas Haber Ajansında Büro Müdürü olan sevgili İrfan Tarakçıoğlu'dur.Basın camiasının kuşku yok ki, en bilinen ve tanınlarının başında, benim de İşletme Fakültesinden arkadaşım olan ve Söylem gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü görevini yürüten gazeteci yazar Selahattin Şener gelmektedir.Selahattin Tortum'un munis yüzünü yansıtır. "Dünya yansa bir horum otu yanmayan"lardandır Selahattin. Gıybet ve dedikodu onun meşrebinde yoktur. Hayatı olduğu gibi kabullenmesi ve yaşanan her hadiseyi "takdiri ilahi" teslimiyetiyle baştacı etmesi Onun en bariz özelliklerindendir. Pratik bir zeka ve nüktedan edasıyla, tanıştığı herkesle çok kısa sürede dostuluk köprüleri atabilen Selahattin, Söylem Gazetesi'nde yazdığı yazılarıyla da, Erzurum'a ve Erzurumluya çok önemli hizmetlerde bulunmuştur.Bir aralık Erzurum, şimdilerde de Palandöken Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği görevini sürdüren Mehmet Şener, alaylı bir gazeteci olarak yer etmiştir Erzurum basın aleminde. Şehrin meselelerine vukufiyetini ve şehire olan ilgi ve sevgisini dile getirir yazılarında. Milletin Sesi, Türkiye Gazetelerinde uzun yıllar muhabirlik ve yazarlık yapan Şener, kaleminden Erzurum damlayan, gazetecilerdendir.Erzurum'un siyaset aleminin olmazsa olmazları Tortumlu siyasetçilerdir. Hemen her siyasi partinin yetkili organlarında mutlaka bir Tortumlunun bulunması adeta şart gibi olmuştur nedense. Bu yöre halkının siyasete yatkınlığından mı, yoksa çok sevildikleri için midir, bilinmez.Tortum denildiğinde akla ilk gelen siyasetçi Mehmet Toraman'dır. Belediye başkanlıkları dönemlerinde, hakikaten ilçesine ciddi hizmetlerin taşınmasında ön ayak olmuş, imar çalışmalarındaki gayretiyle de Tortum'un modern bir belde görünümüne kavuşmasına emek sarfetmiştir. Bu ailenin siyaset dışında, halkına hizmet veren bir diğer temsilcisi de Ali İhsan Toraman'dır. Ali İhsan Ağabeyi Sümerbank Bölge Müdürlüğü görevinde, gerek şehire ve gerekse de ilçesine çeşitli hizmetler götürülmesine vesile olmuş birisidir. Tortum bahsinde özel bir yer açılması gereken şahsiyetlerdendir Ali İhsan Toraman. Keyfiyetin, bilmenin, edebin, sevginin hülasa müsbet bütün değerlerin sembolüdür adeta.Ali İhsan Toraman'ın, Erzurum ve hususen Tortum muhabbetini bizatihi müşahade edenlerdenim. Erzurum'la alakalı bütün gelişmeleri yakından izleyen, olumsuzluklar karşısında tepki veren, güzel gelişmelere karşı da, takdir hislerini terennüm eden Ali İhsan ağabey, aynı zamanda iyi de bir gözlemcidir. Siyasi gelişmeleri de, millet ve memleket sevgisi dairesinde takip eden Toraman, "Seçim sistemleri" üzerine bir de çok kıymetli araştırma eserine sahiptir. SİYASETÇİSİ BOL AMA! Tortum'un DYP'de ve ondan önce de AP'de siyaset yapan meşhur siyasileri arasında bir dönem DYP İl Başkanlığını yürüten Hüsnü Ömeroğlu, halkın indinde yürekten kabul görmüş birisidir. İl Başkanlığı sırasında sayısız Tortumlu'nun ekmek sahibi olmasına vesile olan Ömeroğlu, aynı zamanda bürokrasinin yüksek kademelerinde Tortumluların yer alması için özel gayretler sarfetmesiyle tanınmıştır.1999 genel seçimlerinde milletvekili adayı olup, yöresinden aday olduğu partiye özel oyların gelmesini sağlayan Ömer Mustafaoğlu'da Tortumlu siyasetçiler içinde hususi bir yer edinmiştir.Bir dönem Kazım Karabekir Beldesi Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Selahattin Parlak'da Tortum'un renkli siyasetçilerindendir. Tortum'un siyaset camiasında ANAP ağırlığını hissettiren partidir. Bir dönem ANAP İl Başkanlığı yapan Osman Yıldırım'ın ailesi de aslen Tortumludur.Osman Yıldırım, çok az konuşması, ciddiyeti ve yapamayacağı işlere söz vermemesi ile tanınırdı. ANAP'lı bir başka Tortumlu siyasetçi de Hüseyin Özer'dir. Üç dönem üst üste Merkez İlçe Başkanlığı görevinde bulunan ve 1999 Genel seçimlerinde milletvekili adayı olan Özer, aynı zamanda Mali Müşavir olarak Erzurum'a hizmet vermeye çalıştı yıllarca. ÇAKMAK VE TOHUMCU TORTUM'UN GÜZEL SİMALARINDAN Tortum 28 Mart Seçimlerinde,yeni bir törcihe yöneldi. Belediye Başkanı Hasan Çakmak genç ve dinamik bir yönetici.Tortum'a hizmet etmek sevda ve heyecanıyla donalı Çakmak'la ilçe özlediği yeni yatırımlara kavuşma ümidini de yakalamış görünüyor.Hedefi Tortum doğasını Türkiye'ye tanıtmak olan Hasan Çakmak, amacına ulaşırsa, Tortum, Doğu'nun yayla ve kongre turizmi merkezi olabilir.İlkbahar ve yaz aylarında yeşilin her türlü tonunu sergileyen doğasından katma değer sağlamayı düşünen Çakmak, ilçe için yeni bir soluk ve taze bir ufuk.Tortum'un diğer bir güzide siyasetçisi de ihsan Tohumcu. İlçesini herşeyiyle seven ve bunu yaklaşımlarıyla gösteren Tohumcu, halkın sevgi ve teveccühünü topluyor.Araştıran, ilçenin zsosyal ve ekonomik durumunu endişe edinen Tohumcu'nun tortum'a önemli hizmetleri olacak gibi görünüyor,Ameller niyete göre ya, biz tanıdığımız tohumcunun Tortum için beslediği halis ve temiz niyetleri iyi biliyoruz, ilçe halkı gibi.Dileriz Tohumcu, Tortum'da gelişme ve kalkınma tohumlarının yeşermesine vesile olur. TORTUM'DAN DİLENCİ ÇIKMAZ Tortum'un bir renkli ve nevi şahsına münhasır özellikleri bulunan politikacılarından biri de Faruk Terzioğlu. Hiç kimseye borçlu olmadan ve eyvallah etmeden, bugün bulunduğu mevkiye tırnaklarıyla kaza kaza erişen Terzioğlu, son derece girişken ve atak yapısıyla tanınır. Bir dönem ANAP İl Başkanlığı görevinde bulunan ve 1995 genel seçimlerinde kıl payı milletvekilliğini kaçıran, daha sonra Erzurum Baro Başkanlığını yürüten Terzioğlu, aynı zamanda Hacı olan siyaset adamlarımızdandır.Çocuk denecek yaşlarda babasını kaybettikten sonra ev reisliğini üstlenmiş, Erzurumlu deyişiyle yiğitçe bir hayat çizgisi sürmüşlerdendir Terzioğlu. Zekasıyla tebarüz edip, Askerlik sonrası başladığı Avukatlık mesleğinde öncü bir konum yakalayan Terzioğlu, Tortumlu olması hasebiyle de hayli övünç duyar. Erzurum'u bütünüyle seven Faruk ağabey, Tortum'un en mühim özelliği olarak, "Tortum'dan dilenci çıkmaz" tesbitini görür. Hakikat de öyledir... Toprak fakiri Tortumlu, bağ ve bahçelerinde yetişen meyveleriyle geçimini kıt tanat temin eder öteden beri. KABI KABINA KIZILCIK Çocukluğumdan hatırlarım; yaz tatillerinde 30 günlük köy keyfi dönemlerimizde Ova köylerine Tortum'dan kalkıp gelen meyve satıcıları olurdu. Bizim "tortumcu geldi" tadındaki haykırışlarımızla, onların "kabı kabına kızılcık" bağırtıları birbirine karışır, köydeki akrabalarımızın bir tas içine koydukları un, şeker, yağ gibi temel ihtiyaç maddelerine mübadil aldığımız kızılcıkları büyük bir lezzet ve afiyetle yerdik.Dünya kadar yolu tepip ekmeğinin peşine koşturan Tortumlular, Faruk Terzioğlu'nun tesbitine ilave, rızkım az olsun, helal olsun meşrebinin de temsilcileridirler. Tortum'dan Erzurum'a gelirken, güzergah üzerinde bulunan Karagöbek köyü, tarihiliği ve tabiat güzelliğinden ziyade yetiştirdiği politikacılarıyla tanınıyor.Milletvekili Fahrettin Kukaracı ile bir dönem Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkanlığını yürüten Mehmet Ali Ünal ve Avni Dursun bu köyün bilinen siyasetçileri... DUMLU BABA; HACI NURULLAH EFENDİ; ABDULGAFUR HOCAEFENDİ...Dumlu; Yağan, Özbek, Söylemez Babaların yoldaşı olarak Türkistan'dan Anadolu'ya gelen Yesevizâdelerden Dumlu Baba tarafından kurulmuştur sahih rivayetlere göre.Medfun olduğu mekan bir ziyaret makamı olan Dumlu Baba, bir cezbe anında ayağını yere vurmuş ve Dumlu Baba suları hasıl olmuştur, diye anlatılır eskiler tarafından. Yazın en sıcak günlerinde dahi, elinizi daldırdığınızda birkaç saniyede dondurucu bir soğuğa bürüyen Dumlu Baba suları, belki de bu mübarek hamisi sebebiyle mübarek addedilir yöre halkınca. Türbenin bulunduğu alan, birkaç kez, sefil hayatlarını bedavadan idame ettirmek isteyen hayalperest define arayıcıları tarafından kazılmış, yöre halkının anlattığına göre, bunlardan pek çoğu, daha sonra felç geçirerek ele ayağa düşmüştür.Geniş tarım arazileri bulunan bu belde, sineması olan tek beldesidir Erzurum'un. Askeriye tarafından imar edilen ve bu sayade ticari hayatı canlanan Dumlu, mesire yeri olarak da Erzurumluya hizmet vermiştir öteden beri.Belde denildiğinde akla gelen ilk isim Hacı Nurullah Efendi'dir. Hacı Nurullah Efendi gençlik yıllarında bileği dönen, yürekli bir kabadayıdır. Haksızlığa, yolsuzluğa, rızsızlığa izin vermeyen, dirayetli yapısı sebebiyle şehir kabadayılarının dahi çekindiği, kendisiyle kelamı zor ettikleri bir Anadolu yiğididir. Gördüğü bir rüya üzerine, bir anda kabadayılığı, bıçkınlığı terkeder, nefsini terbiyeye yönelir. Erzurum'da kadiri ve Rüfai, tekkelerinde uzun yıllar "uzlet der encümen" eder, sonra da aldığı izinle Dumlu'ya yerleşerek "Halvet der encümen" makamında halka nasihat eder, hocalık görevinde bulunur. 1960'lı yıllarda darı bekaya göçen bu veli zat'ın türbesi, Dumlu girişinde kendisine ait olan bir arazidedir. Hacı Nurullah (Telli) Efendinin çocuğu olmamış, kardeşinin çocuklarını evlat edinmiştir. Bir dönem MP'den milletvekili olan avukat Tahsin Telli, 1970'li yılların ortalarına kadar Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğü görevini icra eden Zekai Telli ve Dumlu'da serbest ticaretle uğraşıp merhum olan Sezai Telli, Hacı Nurullah Efendinin oğulları sayılmıştır.Torunları olan Abdulkadir, Murat ve Selami Telli devam ettirmektedir aileyi.BOZHALİLLERİN DUMLU'YA HİZMETLERİ BÜYÜKTÜRDumlu'nun Enver Bey'den sonraki belediye başkanlığını dört dönem üst üste yapan Turan Bozhalil, beldenin en tanınmış siyasetçisidir.Oğulları Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği Başkan Vekilliği yapmış olan Hüseyin Bozhalil ile Numune Hastanesi Başhekimliği'nde bulunan Selçuk Bozhalil, Erzurum'a olan bağlılıklarıyla bilindiler. Dumlu 28 Mart seçimlerinde Hüseyin Bozhalil'i yerel yönetimin başına getirdi. Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği Başkanvekilliği gibi, çok önemli bir görevde de bulunan Hüseyin Bozhalil, bir başkan çocuğu olarak da Dumlu'nun bütün sorunlarına vakıf bir siyasetçi. En büyük emeli "yeşil" sıfatıyla tanınan beldeyi adına layık hale getirmek. Küçükten büyüğe, bütün Dumlu halkının, içten ve yürekten davranışları sebibiyle sevdiği Bozhalil, hem Erzurum hem de bir Dumlu sevdalısı.Horasan ve Hınıs Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerinde bulunan Metin Özer ve işadamlığı yapan İlhami Özer de Dumlu'nun has evlatlarındandır.Petrolcü Ruhi Eren de Dumlu ve havalisinin mert yürekli isimlerindendir. Sesinin güzelliği ve sohbetlerinin hasbiliği ile bilinir.Dumlu bahsinde, ilçenin güzel simalarından olan genç siyasetçi Kemal Tekiner'den de bahsetmek lazım.Dinamik, akıllı siyasetçileri kendisine örnek alıp, ilçe için hizmet siyaseti üretmeyi amaçlayan Kemal Tekiner, Dumlu'nun siyasi geleceği için de teminat olan isimlerden.Halkın her kesiminin sıkıntısına koşan mütevazi yapısının yanında; girişkenliği ve ataklığıyla da tanınıyor. MEKKE, MEDİNE VAKFİYESİ TUFANÇ KÖYÜ Dumlu'nun en bilinen yanlarından birisi de Tufanç Köyü'dür. Köyün manevi veçhesi, ta Osmanlıdan bu tarafa süregelmiştir.Arazisinin vakfiyesi Mekke ve Medine'ye hasredilmiş; bu durum da Osmanlı vakıf nizamnamelerinde kayıt altına alınmıştır. Belki de sırf bu yüzden olsa gerek, köyde hep büyük din alimleri görev yapıp manevi ışıklarını köyden cıvara yaymışlardır. Rahmetli Salih Hoca'nın ardından, bir cihat aşkıyla, Çat'ın Baba Dere Köyünden kalkıp, Tufanç'a gelen Abdulgafur Has Hocaefendi de uzun yıllar burada hizmet sundu.Abdulgafur Hocaefendi, değişmez hakikate teslim olmuş bir halde halkın içinde, olanca mütevazılığı ve muhkem imanıyla irşad görevini sürdürdü yıllarca.. Ülke sevgisi, devlete olan bağlılığı had safhadaydı Hoca'nın. Arapça'ya olan derin vukufiyeti İslami ilimler sahasında Hoca'yı bir otorite yapmıştı adeta. Tamamen arapça olarak verdiği hutbeler ümmilerin gönüllerinde türkçeye çevrilirdi. Erzurum olanca olumsuzluklara karşı ayakta durabiliyorsa bu Allah dostlarının manevi himayeleriyle değil midir?
Önceki sayfa
Sayfa başına git
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |