Büyük Türk Devlet-i Aliyye’sine hizmette bulunmuş bu, evliyalar ve ülkemizin serhat şehri, Dadaşlar Diyarı Erzurum’dan, büyük devlet adamları çıkmış ve her biri de bu milletin sinesinde üstün bir yere sahip olmuşlardır. Ne yapalım, bu güzel şehrimizin özelliği budur. Bu bir Allah vergisidir. Yüce Rabbimize hamd olsun.

  1920 yılında hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Erzurum’un ilk milletvekili seçilen Mustafa Kemal Atatürk, Rıfkı Salim Burçak, Hüseyin Avni Ulaş, Cevat Dursunoğlu, Nihat Pasinli, Edip Somunoğlu, Sakıp Hatunoğlu,Turhan  Bilgin, Cevat Önder, İ.Hakkı Yıldırım, Rasim Cinisli, Melik Fırat, Naci Gacıroğlu, Fetullah Taşkesenlioğlu, Yahya Akdağ, Zekai Yaylalı,Osman  Demirci, Sebahattin Aras, 1935, 1939, 1943 yıllarında seçilen ilk ve tek bayan milletvekili Nakiye Ergül, Rıfkı Danışman, Nihat Kitapçı, Lütfü Esengün, Allah uzun ömürler versin, sağlıkta bir devrim yaparak Türk milletinin gönlünde adeta taht kurmuş olan,Recep Akdağ bunlardan bir kaçıdır.

  Efkan Ala da son yıllarda, Dadaşların yetiştirdiği büyük bir devlet adamıdır.Türkiye Cumhuriyeti 60 Hükümetinin, 32. Bakanıdır. Bugüne kadar Dadaşlar Diyarı,TBMM’ye 182 milletvekili gönderdiler, İnşâAllah bu 6 milletvekili ile TBMM’ye 188 milletvekili göndermiş olacaklar. Ayrıca Dadaşlar Diyarı’ndan 2 tane Başbakan çıkmıştır, gelecekte İnşâAllah Efkan Ala, belki 3. Dadaş Başbakan da olacaktır.

  Göreve geldiği dönem, çok riskli ve  çok çalkantılı bir döneme rastlar.

Ülkemiz üzerinde oyunlar oynayan, yabancı güçlerin bu ülkedeki gözü dönmüş taşeronları, gemi azıya alarak akla hayale gelmeyen provokasyonları tezgahlamaktadırlar.

 Kendi bencil menfaatlerini, milletin menfaatlerinden üstün tutan, AK Parti iktidarı gitsin de devlet ,millet batıyormuş batsın sefil zihniyetinin sahipleri, ehl-i saliplerle birlikte olarak, gizli ehl-i salipçilik yapanların kötü oyunlarının oynandığı bir zamandı Efkan Ala’nın, İçİşleri Bakanı olduğu zamandır.

  Efkan Ala, çok geniş bir anlayışa sahip olan, yaratılanı Yaratan’dan dolayı seven, sevecen, halkla çok güzel diyaloglar kuran, yeri geldiği zaman, çalıştığı polisini en kritik zamanlarda dahi geri çeken ve kendisini ön plana atan, dirayetli, cesaretli, müşfik bir devlet adamıdır.

  Terörün yeniden azgınlaştığı bir dönemde, Batman ve Diyarbakır Valilikleri yaptığı zamanlarda, hiçbir vatandaşının burnunun dahi kanamasına izin vermeyen, kararlı, etkin, bilgili, liyakatli, Valilik yaptığı bu dönemde, idaresi altındaki halkına şefkatle davranan, bunu da emrindeki polis teşkilatlarına, vali, kaymakam ve askeri personeline de sürekli telkin eden, kapısı herkese açık, kendisini ziyaret eden kim olursa olsun gelen herkese nezaket gösteren, onlarla sohbet edip sonuna kadar dinleyen ve  onların sorunlarıyla ilgilenip çözen, yanından çıkanların onun hakkında hep olumlu düşünceler kurdukları ve cümleler kullandıkları, örnek bir devlet adamıdır, Efkan Ala.

  Her zaman takındığı “ hoş görülü” tavrı ile şahin diye nitelendirilen Osman Baydemir gibi, pek çok bürokratın sempatisini kazanmış ve onlar tarafından hep örnek bürokrat olarak gösterilmiştir.

  Güneydoğu’da görev yaptığı yıllarında, halkın yaka silktiği o katı, ceberrut  devletçi reflekslerden çok uzak kalmış, halk onu kendisinden biri olarak kabul etmiş, kendisine sonsuz sevgi, saygı ve muhabbet beslemişlerdir.

 Yeni Türkiye’ye ve halkın seçtiği çok değerli Cumhurbaşkanımız, Saygıdeğer Recep Tayip Erdoğan’a layık İçişleri bakanı ve Yeni Türkiye’nin yükselen yıldızıdır. Lice’de Mahsum Korkmaz için dikilen heykele “ basit fiberglas bir heykel için vaveyla koparıyorlar” diyecek kadar engin bir hoş görü sahibi, Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın has adamı ve ona yakışır tarzda bir bürokrat, hukuka ve adalete bağlı, sadakatini ispatlamış, yükselen değer süper bakan, Efkan Ala.

  Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız, Başbakan olduğu dönemde Siirt’e gidecekti, Siirt havaalanı o sırada uçağın inişine uygun değildi. En yakın havaalanı Batman havaalanı idi. Saygıdeğer Başbakanımız Erdoğan, oraya inilmesini istedi. O zaman orası askeri havaalanı olduğu için izin verilmedi. O zaman Batman Valisi olan Sayın Efkan Ala devreye girdi, ağırlığını koydu, “ Eğer Mülki İdare Amiri ben isem… Bu uçak bu havaalanına inecek” dedi ve Saygıdeğer Başbakanımız Erdoğan’ın uçağı Batman Havaalanına indi. İşte size gurur duyulacak bir davranış ve has bir Dadaş ve bir Dadaşlık örneği.

 Sayın Ala’nın bu davranışı ve diğer icraatlarını ve ondaki enerjiyi Saygıdeğer Başbakanımız Erdoğan fark etmiş olacak ki O’nu Başbakanlık Müsteşarlığına getirdi. Bu görev hem kendisi hem de bu ülke için çok olumludur ve bu ülke için büyük bir fırsat olmuştur. Çünkü, böyle büyük bir değer, Türk siyasi hayatına ve Türk Devletine kazandırılmıştır.

  Başbakanlık Müsteşarlığı, kabinedeki pek çok bakandan daha yetkili, bürokrasinin en tepe yeri, Devletin en yoğun ve en işlek makamı, tüm bürokrasiye buradan hakim olmak mümkün olan bir yüce makamdır. Böyle bir makama o kadar bürokrattan, Efkan Ala’nın seçilmesi,bu Devletin ve devlet adamlarının, Erzurum ve Erzurumlu’ya verdiği değerin bir göstergesidir.

   Zaten, 19 Ekim 1919 yılında, Erzurumlular adına, Süleyman Necati, Kâzım ve Cevdet Beylerin imzalarıyla Mustafa Kemal Paşa’ya Erzurum’dan mebus olması istenilen telgrafta “ Osmanlı tarihinde kutlu isme sahip olan Erzurum, fedakâr evlatları arasında, yüksek şahsınıza yer ayırmakla saadet hissetmiş ve Milli Meclis’te kendisini temsil buyurmanızı da arzu eylemiş olduğundan, merkez sancağı adaylığınızı koyduğumuzu ve Erzurum Kongresi’nde belirlenen milli gayenin teminini bu suretle himmet etmenizi ve fedakârlık göstermenizi ve temenniyetin izhar edildiğini arz ederiz” diyorlardı.

  Mustafa Kemal Atatürk de 20 Ekim 1919 tarihli cevabi telgrafında, kendisinin milletvekili adayı olarak gösterilmesinden dolayı duyduğu memnuniyetini “ Türklüğün mert ve necip merkezini teşkil eden Erzurum’un Müdafaa-i Hukuku’nun bana tevdi eylemek hususunda izhar edilen arzudan dolayı pek mütehassis ve müteşekkirim”  satırları ile ifade etmiştir.

 İşte bu satırlarda da ifade edildiği gibi, Erzurum Osmanlı tarihinde kutlu bir isme sahip olmuş, Atatürk’ün ifadesiyle de Türklüğün mert ve temiz merkezini teşkil etmiş “Mülk-i İslam’ın Kilidi” olan bir şehirdir. Efkan Ala da bu özelliklerin şehri olan bu Dadaşlar Diyarı’nın evladıdır. Tabiî ki diğerlerinden farklı olacaktır, bugüne kadar bunu gösterdi oldu ve olmaya da devam edecektir.

  Sayın Ala daha sonra, 23 Aralık 2013’te de  bu Devlet-i Aliyye içerisine çöreklenmiş olan paralel örgütün, yapmak istediği darbenin Hükümetimiz tarafından cesaretle önlenerek İçişleri Bakanı olarak göreve getirildi.

  Bakan olarak, kamu düzenini sağlamada görevini yürüterek PKK-KCK’nın faaliyetlerini engelleyerek ve Paralel Yapı’nın, paralel devlet yapılanmasının zeminine fırsat vermeyerek kanunlar çerçevesinde bertaraf edip çok büyük bir başarı sağlayarak milletimizin gönlünde müstesna bir yer tutmuş ve milletimizin teveccühü kazanmıştır.

  Paralel çetenin sindirilmesinde ve akamete uğratılmasında, rahmetli Rıfkı Salim Burçak gibi, bu dirayetli Dadaş Bakanımızın cesareti hep takdire şayan olmuş ve milletimiz tarafından ayakta alkışlanmıştır.

  Bu aziz ve yüce Türk Milleti, tarih boyunca kendi iradesine ipotek koymak isteyen, iç ve dış şer güçlere hiç prim vermemiş ve onları,kendini temsil eden idarecileriyle pert etmiştir. Bunu yapan idarecilerini de başının üstünde tac ederek vafasını göstermiştir ki işte Sayın Dadaş Efkan Ala da bunlardan birisidir.

  Tabii ki kanunlar gereğince ve hukuka bağlı olarak bu çetelerle yaptığı mücadele gerek ana muhalefet gerekse yandaşı olan diğer 13 küçük muhalefeti ve kartel medyasını hiç memnun etmemiştir.

  Ne yani gerek paralel çete gerek sokak eşkiyaları gerekse terör estiren, yakan, yıkan, halkımızın huzurunu bozan, bundan nemalanan vatan hainlerine karşı Dadaş Ala, bir Bakan olarak onları seyredip onlara bakmakla mı yetinecekti ? Onlara hesap sormayacak mıydı ? Böyle bir demokrasi nerde var ki ey akılsız, izansızlar ?

  Sayın Ala bir konuşmasında, devlet kurumlarında görevini kötüye kullanarak darbe yapmaya teşebbüs edenlere “ sen kimsin ?” dedi diye konuşmasının tamamına bakmadan kendisi hakkında, su-i zanda bulunanlar ne büyük bir günaha girmişlerdir.

  Sayın Ala, burada çok önemli bir noktaya parmak basmıştır. Milletin iradesiyle iş başına gelmiş, bütün sorumluluğu üzerine almış,millete hesap vermek mecburiyetinde bulunan bir hükümet burada duracak,sen onun yetkilerini kullanmaya ve seçilmiş hükümete emirler vermeye kalkışacaksın, kimse de sana”dur”demeyecek he ? Nerede bu yoğurdun bolluğu ? Sen kimsin ?

 Sen kim oluyorsun ki seçilmiş bir hükümete, binbir türlü çirkin Bizans oyunları ve entrikalarla kumpas kurmaya ve darbe yapmaya çalışıyorsun ? Sen kimsin ? Bu aziz, millet senin gibi nice riyakârlara fırsat vermemiş ve pabuç bırakmamış,haddini bildirmiş, Erzurum tabiriyle “müsürlüğünü tanıtmıştır”.

  Sayın Ala’nın, yönetmelikler içerisinde yaptığı başarılı çalışmalar ne yazık ki pusulu günlerin bu kurtlarını hiç memnun etmemiştir. Bu yüzden de hiç hak etmediği bazı eleştirilere hedef olmuştur. Olsun, hiç önemli değil. O halkının gönlünü fethetmiş ve orada müstesna bir yeri hak etmiştir.

  Aziz milletimiz de bunu gerek 30 Mart yerel seçimlerinde gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göstermiş, bu pusudaki ağızları salyalı kurtları, elinin tersiyle itmiş, onlara öyle bir Osmanlı Tokadı vurmuştur ki sesi taa Beştepe’de yankılanmıştır.

  Dadaş Ala, devlet içinde oluşmuş olan bu korkunç paralel çeteyle partisi ile birlikte mücadele etmiştir. Meclis’teki diğer partiler, bu çeteyle bırakın mücadeleyi, onlarla açık açık ittifak halinde olmuşlar, bu çeteyi kullanarak iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışmışlardır. Halbuki böyle dönemler milletlerin tarihinde olağan dönemlerdir. Böyle durumlarda bir konsensus oluşturulur ve hükümetle birlikte bu mücadelenin yanında yer alınır.

  Ama seçimlerde yenilgiyi adet haline getirmiş olan bu muhalefetin ve yandaşlarının, bir projeleri ve milletten bekledikleri bir şeyleri olmadığı için, meşru olan sandığı bırakıp gayri meşru yollarla iktidar aramışlar ve bu aziz, necip millet de bunların sırtlarını hep yere yapıştırmış, bunları hep tuş, hep nakavt hep abondone ederek derslerini vermiştir.

  Mesela, Mayıs 2010 darbe girişimleri dışında başlayan, Askeri Casusluk ve Şantaj Operasyonu davasında, asıl gaye nitelikli subayları berteraf edip kendi adamlarını getirmek olan, kimsenin dönüp bakmadığı, hatta sesini dahi çıkaramadığı şantaj gibi, casusluk gibi korkulacak konularda, gerçekten gözü pek olan ve kanunsuz eylemlere hiç müsamaha göstermeyen Sayın Ala da paralel çete tarafından,hedefe konulmuş, bazı bürokratlar gibi, O’nu da içeri almak istemişlerdir.

  Ne yani, bu Devlet-i Aliyye’nin temeline dinamit koyan, bu millete her türlü kötülüğü yapan, bu Devleti dışarıya jurnallayan, gizli belgeleri bizim ebedi düşmanımız dış güçlere servis eden, yalanlarla Suriyede’ki Ladin güçlerine silah götürüyor diyerek yardım götüren MİT TIR’larını durdurarak bunu dünyaya lanse eden bu devlete düşman,bu millete düşman bu vatan haini çeteye karşı kanunlar çerçevesinde operasyon yapan Sayın Ala için,  kartel medyası ve muhalefet “polisi tasfiye ediyor” gibi yaygaralar koparıyorsunuz, bu sözlerin gerçekle ne alakası var, ey ahmaklar ? Halbuki, bu bir tedbirdir.

  Sayın Ala  bu çeteyle mücadele etmeyip de onların ellerini mi öpecekti? Devleti, milleti bir çeteye feda eden, bu çetenin kuşattığı dar bir alanda ve devleti içten içe ahtapot gibi saran bu çetenin vesayeti altında siyaset yapmak isteyen, ey nadanlar?

  Sayın Ala’nın, bu çete, diğer anarşist ve terörist gruplarla demokrasi dışına çıkmadan, kanunlar dairesinde yaptığı çok başarılı çalışmalar ve meydanı bunlara bırakmadan bunları pasifize etmesindeki cesaretli ve başarısı milletimizi mutlu etmiştir.

  Çünkü bu aziz millet, bu başarılı çalışmalardan dolayı, adeta ipten dönmüştür. Eğer bu çalışmalar başarılı olmasaydı,bu paralel terör örgütü, Humeyni misali,devleti ele geçirip tarihte görülmemiş, korkunç ve çok büyük çapta bir katliam yapacaktı.

  Çok değerli Dadaş Bakanım !..Aziz ve yüce Türk Milleti size minnettar

dır ve şükran borçludur ve her zaman sizin yanınızdadır. Bu da size yeter. Size selam olsun. Sen çok yaşa !..Yüce Rabbim her zaman sizin yanınızdadır.  Çünkü vatanını seven ve vatan düşmanlarıyla mücadele edenlerin, bu aziz ve necip milletin sinesinde ayrı bir yeri ve değeri vardır.

  Sayın Ala !.. Bu aziz ve necip millet, kendisine hizmet edenleri hiç unutmaz, onları her zaman minnetle, şükranla yad eder.

  Bu aziz ve yüce milletimiz, kendisine hizmet edenleri çok iyi görüyor. Önceki yapılan olumsuzlukları hiç unutmadığı gibi, bugün yapılan bu büyük hizmetleri de hiç unutmuyor. Palavracılara pabuç bırakmıyor. Kendisine bu büyük kazanımları sağlayan, AK Parti Hükümetinin bu kazanımlarını da AK Parti’yi de kesinlikle kaybetmek hiç istemiyor ve her zaman AK Parti’nin yanında olarak desteğini esirgemiyor. İnşâAllah, 7 Haziran’da da bunu tekrar gösterecektir.

  Mesela Vatan Caddesi’ndeki rahmetli demokrasi şehidimiz Adnan Menderes ve arkadaşlarının Anıt Mezarları ve rahmetli Turgut Özal’ın Anıt Mezarı önünden geçen her gün on binlerce insan, Fatiha okumak onları yad etmek için adeta yarışıyorlar.Bu durum,bu milletin kendilerine hizmet edenlere karşı duyduğu sonsuz sevginin göstergesidir.

   Ama millete ihanet eden çetecileri, darbeci ve cuntacıları kim anar ? Hiç kimse. Hepsi unutulmuştur.Ölüm yıl dönümlerinde birkaç kişi mezarlarına çiçek koyarlar,Fatiha nasip olmadığı için, Fatiha dahi okumazlar.

  Selahattin Eyyubiler,Osman ve Orhan Gaziler,Fatih Sultan Mehmetler, Yavuz Sultan Selimler, Kanuni Sultan Süleymanlar,Gazi Mustafa Kemaller hep ve her zaman, asırlardan ve yıllardan beri devamlı rahmetlerle, dualarla anılıyorlar.

  Ama kıtalar dolaşan Ebu Cehiller, Ebu Lehepler, Hamanlar, Leninler, Maolar, çeteciler, vatan hainleri hep ve her defasında nefretle lanetlenmektedirler.

  Ey Dadaşlar Diyarı’nın mert Dadaşları !.. İşte size, sizden biri, sizin gibi, size hizmeti, vatana hizmeti her şeyin üstünde tutan, bu şehrin bağrından çıkmış, asil bir Dadaş, sizin hizmetiniz için, sizin oylarınıza talip olmaktadır. Yaptıkları, yapacaklarını teminatıdır. Bu aziz millete ve bu yüce Devlete yaptıkları ortadadır. Sizler bunu görüyorsunuz. Sizler haklının yanında, haklının hakkını, haklıya vermeyi çok iyi bilirsiniz.

  Haydi sevgili Dadaşlarım !.. 7 Haziran’da oylarınızı, sizin için çalışan size hizmet için oy isteyen, AK Parti’de toplayalım, oylarımızı bölmeyelim. Olmayacak uçuk, kaçık vaatleri yapanlara aldanmayalım.

  Sevgili Dadaşım Efkan Ala !.. Sizin ve diğer çok değerli beş Dadaş arkadaşlarınızın yolunuz açık olsun. Allah yar ve yardımcınız olsun. Allah’ın rahmeti, bereketi, inayeti ve yardımı üzerine olsun. Allah’a emanet olunuz. Âmin, Âmin, Âmin !..

 “ İnsanlara hizmet etmek büyük bir fazilettir.”