Kimin bağrı vatan, kimi hümasını ciğerine gömmüş, kim can vermiş kim cennet almış…
Namlu pınar avuç nar!.. ‘Baba bugün yine dağlar yeşil boyanmış…’ Baba bu gün her dağ ayrı bir sıkılı yumruk… Dil sisinde hüma kanadına diken batmış, saksağanlar ezan sesinde köçek oynatmakta. Sanki yazıyı icat edenler sırtlanların diş izlerinden ilham almış. Fermanlarımızı kılıcı çalınmış krallar yazmakta… Ama bir türlü müsveddelerden asıla geçemediler. Şimdi, özgürlükten alacağı var annelerin… Su serpsen suyun yanacağı bağır, anlı vatan olanların şafağı Anadolu… Mektubumuzun ak kâğıdı… Çağ bahar çamuru. Oğula karşı oğul verecek mi göreceğiz…
Şeytanların nikah günü. Ancak şeytanlar nikah yapmaz kapatma yapar, bu yüzden zıpladığıyla kaldı kurbağalar. Musallat olan, muhatabına asalak olacaktı, oldu. Pire berberi uyuz oldu, tellal develere benzeyen bürokratlar, hörgüçten de iri göbekler büyüttü… Göç göç oldu, sur diye namlulara üfleyince fikir, anlımızdaki teni örteceğiz dağlara?.. Dağı saklayanlar kanadı, dağa saklananlar yeşerdi. Fikir şakir, gönül zakir… Ezan ‘Bilali Habeşi’ soluğunu arayadursun, minarelere hala fistan giymeyecek kadar yiğit!..
Doğrusu, sıkıntıyı önemsemeden halletmeyi beceremeyenler büyük diyetler ödedi. Yanlış raflara saklanan yeminler, gölgesinden adres soran sarhoşa çevirdi irfanı. Koltuk bulan masasına süs çiçeği oldu, heyecan denen masum bayraktar slogan ezberlerken şeytanlar çınar yapraklarına kurt kundakladı. Çöp kutularını smokinlerine cep diye diktirdi iktidarlar… Bakışanlar arttı, fikir derede abdest alırken suya düştü, mürekkebi gözyaşı olan kalem türbe yemenisi diye göbek yazdı. Önden korkmayanları arkadan vurdular.
Kirpik ıslanır, gamze dolar, her yaş elbet bir kaderi yıkar… Yar suna besler, bar yiğit sesler…
Beklenen budur!..
Otuz iki dişi tetik tetik olmuş masum Anadolu, kırk harami batının kırk haram mermisinin bağrı Anadolu… Sen ne yapasın, seccadeye benzeyen diyar… Koy bana şehit desinler sen hep vatan kal…
‘Sen efendi ben kapında kul olam…’
Tarih aptalları düğüne değil yasa çağırır.
Bir zamanlar diye ortak hatıra arayanların yılana kaval çalma duygusallıkları şeref tribününde solucan seyircileri artırdı. Tarih aptallığı siyasete fistan giydirdi, sokak iktidarları diye kedi boyadı kaplan avına çıktılar. Çocuk güvercine niye taş attığını anlamadan silah tuttu. Yanlış en fazla bu zamanlarda duygusal olurdu, çünkü örümcek ağlarını tenha hoşgörülerimizle zehirlemişlerdi. Kirlendikçe ellerini göğüs kıllarımıza sürdüler. Gülen yüzü yılanlı gölün suyuyla yıkadılar. Siyasi zaafların kapitülasyonuna terör dendi. Her siyasi dönemde ten rengi değiştirmek tombala torbasından beğenme kader seçmekle eşti. Hayat bu yüzden hiç güzel değildi. Eksiğin tamı yoktu, artık. Eksik eksik gülümsedik, tam tam hüzünlendik. Delikanlı Neyzenin hovarda diliyle özetlersek; hayat üç buçukla dört arasındaydı, ya üç buçuk atacaktı ya dört dörtlük yaşanacaktı… Tama giderken pusumuzu kuranlar bu sözü ezberlesin…
Dedik diyoruz… Akıl insanın göğüne, yüreği bastığı yere benzer. Benim gibiler başını göğe yaslamış sarıklı dağlara benzer. Taş diplerinde, çalı gölgelerinde çakallar saklansa da… Farklı yıldızlara tapanların mağaraları her gün yeni bir İbrahim bekler…
Ne diyelim: Bunları herkes söyler... Titrek mum mahmur göze mezar kazar, eski menteşe cine fısıldar, topal barcı panik olan kıblegahı düşürür… Vatan diye ayakkabı numarası kadar yere tapu çıkaranların işi cep karanlığında mum yakmak. Masa altında etek yanarken üstünde kahve yudumlayan dilber gündem. Hey gidi leş limanı gamsız alınlar!.. Televizyon camlarından renk renk gözlük takmış kitleler… Nutuk, yorum, form, birde moderatör modası; algı armut dil palamut!.. Sadrazam kellesi isteyen kürsü maymunundan, icazetli rahle kumkumasına…
Konuşan, özetleyen, yorumlayan çok… Bu dünyada miyavlayana kılıç verilmekte… Ya da, kılıcı çalan kral olur mu göreceğiz.
Adını satan yamyam olma kuyruğunda…
Dağ halen sezemedi çakalların ceylanla beslendiğini. Hikaye realiteye uyku verdi. Uyanmak ve uyandırmak zamanı. Cebine taş dolduranla cebinde taş kesilenler, kaldırımlar ve sivri topuklar. Kaldırımlardan ayak sesi değil kazma sesi gelmekte… Bu tip vatandaş olamam diyene helal olsun…