Bu günler bir kısım sapıklar, Allah’ın yeni bir din göndereceğini söyleyerek çok büyük hezeyanlar sarf etmektedirler.
Hatta hezeyanlarında o kadar ileri gitmektedirler ki yüce Rabbimizin bu mübarek son din olan İslam’ı lağvedebileceğini ve yeni bir hak din gönderebileceğini saçmalayarak küfre adım adım yaklaştılar, kendilerini destekleyenleri de bu küfre çektiler.
Bunlar, suret-i haktan görünen bölücülerdir. Bunlar, mübarek Kur’ân ayetlerini hiçe saydıklarından, bunlarda iman da bulunmaz.
Muhterem Müslüman kardeşlerimiz !.. Bu bölücülere dikkat etmelisiniz, bu bölücülerin içine düşmeyiniz ki din-i İslâm’dan çıkmayasınız. Bizlerin bu yazıları acizâne yazmamızın sebebi, bu fitne ve bölücülerin içerisine düşmeyiniz çok dikkat ediniz ve çevrenizdekileri de bu fitnecilerden uzaklaştırmanız içindir.
Yani bu sapıklar, artık son din İslâm da son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) de ve son ilahi kitap, Kur’ân-ı Mûciz-ül Beyan da yok demekte dirler.
Bu sapıklar yeni bir din gönderileceğini iddia ettiklerine göre, herhalde iddia ettikleri, bu yeni dini getirecek peygamberi, onun getireceği kitabı da hazırdır demektir.
Halbuki bu muazzam kâinatın sahibi ve maliki yüce Rabbimiz, Allah (C.C.) Hazretleri, Kelâm-ı kadiminde kendi dinini ilan ederek :
“ Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı beğendim. (Maide-3)” buyurmaktadır.
Yüce Rabbimiz, bu mübarek Ayet-i Kerime’sinde, İslâm dininden başka bir din gelmeyeceğini ve İslâm dininden başka bir dini de kabul etmeyeceğini şu mübarek Ayet-i Kerime’sinde açıkça emir buyurmuşlardır.
“ Kim İslâm dininden başka bir din ararsa onunki katiyen kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır. (Âl-i İmran-85)” .
Hülâsa yüce Rabbimiz “ İnneddîne ındallâhil İslâm. ‘Allah katında din İslâm’dır’. (Âl-i İmran -19)” buyurarak bir başka dinin gelmeyeceğini ilan ve ferman etmiştir.
Bu mübarek Ayet-i Kerimeler apaçık ortada iken, bu sapkınlar ve bölücüler, neye dayanarak yeni bir dinin gelebileceğini saçmalamaktadırlar ? Bunlara bu akılı kim vermektedir ? Bunlara bu akılı veren, o üst akıl, hâşâ yoksa Allah’la mı konuşmaktadır veya konuştuğunu iddia etmektedir ? Halbuki peygamberlik kapısı, taa 632 yılında kapanmıştır.
Yukarıdaki ayetler, yüce Rabbimizin kelamıdır. Bu konuda, sevgili Peygamberimizin beyanları da ortadadır. Daha birileri neden, şahıslara atıfta bulunarak küfre giriyorlar? Yalnız ve yalnızca hüküm yüce Rabbimiz Allah’ındır. Yaratılmışların hükmü yoktur. Bunlar neden bu konuyu birilerine mal etmektedirler ? Neden şeytanın kardeşliğini yaparak nefislerini oraya satmaktadırlar?
Allah (C.C.) Hazretleri, hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır. Bu nasıl bir sapıklık ve hezeyandır ? Bunlar neden dini ayrı gavurun yaptığını yapmaktadırlar ? Bunlar neden bölücülük yapıp fitne çıkarmaktadırlar ? Bunlar neden, kafir olarak küfre girmiş olan Hristiyan ve Yahudilerin avukatlığını yaparak onlarla ortak olmuşlardır ? Allah’ım sen bu fitnelerden Ehl-i İslâm’ı koru ve muhafaza et, bunlara fırsat verme. Âmin, Âmin !..
Bugün borazanlığını yaptıkları Hristiyanlar için, yüce Rabbimiz “ Andolsun ki gerçekten Allah, Meryem oğlu İsa’nın ta kendisidir,demiş olanlar şüphesiz kafir olmuşlardır, (Mâide-17)” buyurmuşlardır. Yahudiler de Uzeyr (A.S.)ı, hâşâ Allah’ın oğlu olarak görmektedirler ve kendilerinin bu mübarek peygamberlere bağlı olduklarını iddia etmektedirler.
Yüce Rabbimiz, Nisa Suresi’nin 150.ve 151. ayetlerinde, Peygamberlerin birine dahi inanmayarak aralarında ayırım gözetenler gerçek manada kafirlerdir buyurmuşlardır.
Ama bugün birileri, bu mübarek ayetlere rağmen, halen daha Hristiyan ve Yahudilere hoş görünmek için, Bakara 62.ve Mâide 69. ayetletlerde zikredilen “Allah’a ve ahiret gününe iman” bir de “Salih amel işlemek” şartlarıyla yetinerek Peygamberlerin tümüne iman şartı gözetmeksizin Hristiyan ve Yahudilerin de cennete gideceklerini söylemeleri,çok büyük bir dalalettir.
Bilindiği üzere, Kur’ân-ı Kerim’in ayetleri hususunda hiçbir çelişki söz konusu değildir. Bu husus ayetlerin tamamı değerlendirildiği zaman ortaya çıkar. Yoksa bir ayette bulunan bazı şartlarla yetinilip diğer ayetlerde bulunan şartları göz ardı etmek insanı hem inanç hem de amel yonünden, Allah korusun, çok büyük felaketlere sürükler.
1400 yıldır hiçbir İslâm alimi böyle bir şey söylememiştir. Bu nasıl bir sapıklık ve bozgunculuktur ? Bunlar bu halleriyle dinden çıkmışlardır.
Halbuki cennete girmenin olmazsa olmaz şartı ve İslâm’ı şartı olan İslâm’ı kabullenme zorunluluğu vardır. Bu sapıklar, bunu zaafa uğratarak büyük bir ihanet içerisine girmişlerdir. Bunlara kesinlikle inanmamak ve katılmamak gerekir. Tüm Müslümanlar, bu sapıkların sözlerine karşı çok dikkat etmelidirler.
Yine Bakara Suresi’nin 285 ve Nisa Suresi’nin, 136. ayetlerinde, Allah’a ve ahiret gününe iman etmenin yanında; Meleklere, Kitaplara ve Peygamberlere imandan ibaret, üç şart daha ilave edilmiştir.
Halen daha dalalet yolundan ayrılmayan sapık ve bozuk fikirliler“ehl-ikitap ile amentüde birliğimiz vardır” diyerek hem İslâm dininden çıkmışlardır hem de İslâm’ı tahrif ederek son tek Hak din olan İslam’a girmenin zorunluluğunu inkâr etmişlerdir.
Bu sapıklar Allah’a karşı iftira ederek yalan söylerler ve üstelik dekendilerinin yalancı olduklarını bilirler.
Ey zalimler !.. Şunu iyi biliniz ki yüce Rabbimiz, en son ve en büyük peygamber olan, Hz. Muhammed (S.A.V.)i bütün insanlara Peygamber olarak göndermiş, O’nun vasıtasıyla da hakiki dinlerin en sonuncusu ve en mükemmeli olan İslâm dinini de bütün kullarına ihsan etmiştir. İslâm dini, yalnız bir kavme ve asra mahsus değildir. Bütün insanlara ve bütün asırlara ait, umumi ve tabii bir dindir.
Ey gafil, zalim, sapık ve eblehler !.. İyi biliniz ki bugün yeryüzünde hakiki ve kıyamete kadar sürecek olan tek Hak son din, İslâm dinidir. Tek kitap Kur’ân-Kadim ve son peygamber (Ahzab-40) de âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz.Muhammed (S.A.V)’dir.
Sapıklar,kıyamete kadar ne yeni bir din ne yeni bir peygamber ne de yeni bir kitap gelmeyecektir. Artık bu kapılar kapanmıştır. Peygamberimizden sonra kimseye Peygamberlik verilmeyecektir.
Kıyamete yakın Hz.İsa (A.S)’nın yeryüzüne inmesi buna ters düşmeyecektir. Çünkü, Hz. İsa (A.S.) daha önce Peygamberliğe kavuşmuştur. O’nun inişi bir peygamber olarak değil de kendi duasının kabulünün bir eseri olarak sevgili Peygamberimize ümmet olma sıfatıyla gerçekleşmiş olacaktır.
İslâm dini, insanların yaşayış ve yaratılışlarına tamamen en uygun bir dindir. Bu mübarek din, insanların bir mutluluk ve kurtuluş yoludur,bir saadet ve selamet kaynağı olarak yüce Rabbimizin razı olduğu yegane din “İslâm Dini”dir.
İslâm’dan başka din arayan sapıklar, aradığınız din asla kabul edilmeyecektir. Arayan kimseler hüsrana uğrayacaklar ve cehennem ateşinde ebedi kalacaklardır (Âl-i İmran- 85) .
Bugün inancı bozuk olan Yahudi ve Hristiyanlar, Müslümanlara dost değillerdir. Yahudilerin, Müslümanlara düşmanlıklarının şiddeti izaha muhtaç değildir. Yahudiler, sapık inançları gereği, insanları öldürürler, mallarını gasp ederler, çeşitli hilelerle tuzak kurarlar,insanlara ellerinden gelen zararları verirler.
Hristiyanlar da böyledir: Zulüm, işkence, adam öldürmek, ülkeleri işgal etmek, insanlara akıl almaz işkenceleri yapmak, şehirleri harap etmek, camileri yıkmak, Kur’ân-ı Kerim’i yakmak, yüce Peygamberimizi kabul etmeyip O’na hakaretler etmek ve bu konuda ittifak etmek, yıllarca işgal ettikleri ülkelerin yer altı zenginlik kaynaklarını ülkelerine getirmek, o ülkelerin insanlarını karın tokluğuna yer altındaki madenlerinde ve fabrikalarında çalıştırmak vardır.
Yüce Rabbimiz“ Ey iman etmiş olan kimseler!..Kendi (din kardeşleri)nizden başkası ( Yahudi ve Hristiyanlar gibi kafir fırkaları) nı (güveninize mazhar konumda) bir sırdaş edinmeyin !.. (Çünkü) onlar hiçbir (fitne ve ) fesat hususunda size hiçbir şeyi eksik yapmazlar.(Âl-i İmran – 118)”
Ne yazık ki günümüzde, sözde Müslüman geçinen birileri, halen daha bu ikaza rağmen, Yahudilerle ilişkilerini sürdürmekedirler ve kendi dinlerinden olmayan kimselerle dostluk yapmaktadırlar.Hem de Müslümanların aleyhine olarak. Ne acıdır, bu ne zillettir. !..
“ (Habibim) Sen onların dinine tamamen uyuncaya kadar ne Yahudiler ne de Hristiyanlar asla senden razı olacak değillerdir. (Bakara -120)”.
Bu delillere rağmen, birileri dost edindikleri ve ehl-i kitap dedikleri, Hristiyan ve Yahudi dostlarını, daha cennete sokma çabasındalar.
Beyyine Suresi’nin 6. ayetinde belirtildiği gibi, ehl-i kitap da olsa Peygamberimiz (S.A.V.)’e inanmayan kendi dinini bırakıp İslâm’a tabi olmayan kafirlerin hepsinin, cehennemde ebedi kalacağı hususunda en güzel nasstır (delildir).
Nisa Suresi’nin 152. ayetinde, yüce Rabbimiz, Allah’a ve peygamberlerine inanıp ancak, onlar arasında ayırım yapmayanlara mükafat verileceğini açıkça zikretmiştir.
Canımız, malımız O’na feda olsun. Hz. Muhammed (S.A.V.) gibi, âlemlere rahmet ve en büyük ve son peygamber olarak gönderilen, bu peygambere inanmadıkları ve O’nun getirdiği son ve hakiki din olan İslâm’ı kabul etmedikleri için, yüce Rabbimizin kafir olarak nitelediği ve alçaltıcı azap tehdidinde bulunduğu kafirleri hele hele Resulullah (S.A.V.)’a, hakaret,kin, düşmanlık konusunda çok ileri giden, Yahudi ve Hristiyanları hem de Kur’ân’ı Kerimin bu konudaki, çok açık beyanlarına rağmen cennetle müjdelemek kimin haddinin kârıdır. Cennet öyle ucuz değil, cehennem de boş değildir. Cennet kimsenin tekelinde de değildir.
Hadi oradan. Haddinizi bilin. Sizi gidi, bölücü, fitne, utanmazlar..
“ O ( mürted olan) lar temenni ettiler ki; kendileri kâfir olduğu gibi, keşke siz de kâfir olsanız da hepiniz eşit olsanız.( Nisa-89)” buyuran yüce Rabbimiz,bu Ayet-i Kerime’de, açıkça, onların emellerinin, Müslümanları da kendileri gibi, küfür dairesine ilhak etmek olduğunu beyan etmiştir.
Ama ne yazık ki zamanımızın sözde bazı Müslümanları, onlara büyük bir özen göstererek onlara uymak ve onları savunmak zorunda kalmışlardır. Çünkü onların kucağına oturmaktadırlar ve onların emri ile İslâm’a ters olan fitne ve bölücülüğü körükleyerek Müslümanların hem dünya hem de ahiretleri yok etmeye çalışmaktadırlar.
Tabiî ki Hz.Adem (A.S.)’den bugüne kadar, kıtalar ve ülkeler dolaşan Ebreheler, Ebu Cehiller, Ebu Lehepler olmuştur ve olacaktır ve bu ulvi mücadele de sürüp gidecektir.
Bakara Suresi’nin 120. ayeti iyice incelendiği zaman görülür ki onlar biz Müslümanlardan kıyamete kadar kesinlikle razı olmayacaklar ve İslâm’a olan düşmanlıkları da devam edecektir.
Ne yazık ki içimizdeki bazı beyinsizler, bunların emirleri ile hareket ettiklerinden, onların arzularına uyduklarından, İlahi yardım gelmemektedir. Bundan dolayı da izzet ve şerefin yerini, zillet ve acizlik almıştır.
İyi biliniyor ki Hz. Muhammed (S.A.V.), tüm insanlığa son peygamber, İslâm da son, hakiki ve en mükemmel din olarak gönderilmiştir. Yüce Rabbimiz,bugünkü global dünyanın bir şehir hükmüne geçeceğini çok iyi bildiği için, bunu göz önünde bulundurmuştur.
Yüce Rabbimiz , Allah (C.C.) Hazretleri, bizleri İslâm dairesinden ayırmasın. Müslümanları, İslâm’dan ayırmak isteyen bu şer odaklı güçlerin hidayetleri mümkün ise hidayet etsin, eğer değilseler, bu dünyada ve ahirette rezil ve rüsvay ederek adi ve alçaklardan eylesin. Eğer hidayete gelmezlerse ahirette sığınacakları tek yer olan ateş yuvası cehennemdir.
Ey Müslümanlar bu sapıklara kanmayınız !..Hepimiz Allah’ın ipine sıkı sıkıya sarılalım. İnsanların ıslahı için çalışalım. Bunun tek yolu da mübarek İslâm dinini yaşamak ve yaşatmaktır. Müslümanlar umursamaz olamazlar. Bu, Rabbimizin bizlere yüklediği ulvi bir kulluk vazifesidir.
Ey zalim ve münafıklar !.. Siz yüce Rabbimizin dinini, yüce Rabbimize mi öğretmeye çalışıyorsunuz ?
“ De ki : Siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz ? (Hucurat -16)”. Bu açık beyana rağmen, Allah yeni bir din gönderebilir diyen sapıklar, Allah’ın hükmüne iman etmiş değillerdir. Siz, bu hezeyanlarınızla, yüce Rabbimizin İlahi kelamından tiksiniyorsunuz.
“ İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır. (Muhammed-9)” buyurularak bu mel’unları bizlere haber vermektedir. Bu mel’unlardan çok uzak durmalıyız ve bunlara karşı tavrımızı koymalı
yız.
Gerçeği bilmeyenler, halkı yolan ve ceplerini dolduran, sözde din kurucularının faaliyetlerini halen İslâm için zannediyorlar. Bunların faaliyetleri, kurdukları dini kuvvetlendirmek içindir. Kesinlikle Allah rızası yoktur. Zaten bunlar, mübarek “İslâm Dini”nden çıkalı çooooooook oldu.
“ Allah’a karşı yalan (sözlerle), iftira edenden veya O’nun ayetlerini yalanlayanlardan başka zalim kim olabilir. Muhakkak (şu iyi bilinsin ki) zalimler (kurtuluşa) ermezler. ( En’âm- 21) “.