Kaset furyası sürüyor ya…
Garip ama, farklı bir takım yansımaları oluyor bu işin.
Kendimden biliyorum!
En son servis edilen Başbakanla oğlunun Fenerbahçe kongresi üzerine yaptıkları sohbet…
Öylesine içten, öylesine sahici ki…
Doğruysa da, montajsa da, başbakana olan muhabbetimi bir değil bin kat artırdı.
Bir defa, baba oğul münasebeti bakımından örnek bir sohbet!
Orta yerde ne başbakanlık var ne bir başka dünyevi pozisyon…
“Oğlum” ve “babacım” ifadelerini çıkarsanız evlat baba ilişkisini de göremezsiniz…
İki dost, iki arkadaş sohbeti gibi…
Bir de, tuttukları takımı sahiplenme…
Adaylarla ilgili kanaatlerini içten bir biçimde paylaşma…
Dahası, kazanmasını istedikleri aday için “şu özelliğini öne çıkarsa” gibi temennide bulunma…
Tek kelimeyle insani!
En mühim tarafı da, başbakanın sık kullandığı ifadeyle “kalb-i”
***
Bu konuşmayı sırf başbakanın aleyhinde olsun diye servis etmişler…
Taraflar belli…
Aziz Yıldırım ve Mehmet Ali Aydınlar…
Bunların hayatı algılayış tarzları da orta yerde…
Aziz Efendi, katıksız ulusalcı…
Cehaleti de zirve yapmış bir isim…
Öyle ki, Fenerbahçeyi cumhuriyetin son kalesi yapacak kadar densiz!
Mehmet Ali Aydınlar ise, bildiğim kadarıyla ülkücü geçmişe sahip milliyetçi mukaddesatçı bir kimlik.
Fenerbahçe’ye de Aziz’den milyon defa daha faydalı olmuş Fenerli…
Bunlar arasında tercihini Başbakan Mehmet Ali Aydınlar’dan yana koyuyor…
Bundan daha doğal ne olabilir ki…
Bu konuşmayı bahane ederek akılları sıra başbakana vuracaklar…
Hem öyle bir edepsizlik içinde yapıyorlar ki, güya Aziz Yıldırım’ı mahkum ettiren Başbakanmış gibi bir hava verdirerek…
Ne diyeceğimi bilmiyorum…
Ayıp desem yetersiz kalır, daha ilerisi de terbiye sınırlarımı aşar!
***
En iyisi başa dönmek!
Evet, bu konuşmayı baştan sona dinledim ve başbakana olan inancım, sevgim katbekat arttı…
Helal olsun!
Samimiyet budur işte…
Evlat ebeveyn münasebeti de ancak bu derece mükemmel olabilir…
Meseleyi o kadar tatlı tatlı anlatıyor ki.
Bunlara şahit olan ehli vicdan, “bu adamı yıkmak kolay olmaz” der…
O efsunkar kavram var ya…
“ihlas”…
Ailece bu libası kuşanmışlar…
İftira, dedikodu vız gelip tırıs gidiyor!
Dahası, tam tersi etki bırakıyor!
Başbakanın yerinde olsam, cevap vermem; montaj, dublaj çalışmaları için teşvik bile ederim!
NOT: Okurlarımızın canları sağ olsun… Düşüncelerimize katılana da katılmayana da sevgi besliyoruz. Kötü söz ise zaten sahibinindir!