Bazen hazzetmediğiniz insanların düşüncelerine de katılırsınız. Buna son örnek, Gültekin Avcı’nın yazısı… O kadar doğru ve yerinde tespitleri var ki… Bir kişinin daha fazladan okuması milyon defa fayda sağlar.
Bu yüzden yazıyı olduğu gibi okurlarımızla paylaşmak gerekiyor.
Buyurun okuyun:
“IŞİD, PKK’ya Türkiye’nin 30 yılda veremediği zararı verdi.” Bu kritik cümle bölgede görevli TSK subaylarına ait.
“Kuş sürüsü gibi ölüyorlar ama PKK’ya Türkiye’den katılım azalmasın diye sır gibi saklıyorlar” diyorlar.
İntikal eden bilgilere göre;
Kobani’de IŞİD’le çatışan ve çok ağır zayiatlar veren PKK’nın en ağır silahları Bixi (PKM makineli tüfek), Kanas, Doçka (eski teknoloji makineli uçaksavar tüfeği) ve RPG–7 tanksavar.
IŞİD’de ise tank ve toplar var.
Karadan karaya atılan füzeler var.
Hatta Suriye’nin Ruslar’dan aldığı füzeler var. Kobani’de sanıldığı gibi yöre halkı değil sadece PKK çatışıyor.
Zor durumda olan silahsız halk zaten bölgeyi terk ediyor.
Nitekim sınırlarımızdan her gün giriş yapan binlerce Suriyeli Kürt görüyorsunuz.
PKK, bu yaz Güneydoğu’daki her düğünden 5–10 çocuğu (13–15 yaşlarında) kandırıp önce Kandil’e eğitime sonra da Kobani ve Şengal’e götürmüş.
Hepsi ölmüş o çocukların.
Saklıyorlarmış ailelerinden.
Yazık değil mi 13 yaşındaki çocuklara.
Gani Cemal yaylasındaki festivalde 80 kişiyi meşalelerle götürmüşler.
150 kişiyi de cenaze var bahanesiyle.
Hepsini kısa bir Kandil eğitiminden sonra Kobani’ye gönderip IŞİD’in karşısına çıkarmışlar.
Aileleri yastaymış hepsinin.
Ve Kobani düştüğü anda PKK’nın Rojava (Kuzey Suriye) rüyası kesinlikle bitecek.
IŞİD’in PKK’yı çok ağır bir yenilgiye ve zayiata uğrattığı görülüyor.
PKK’nın bu zamana kadar topladığı tüm silahlı güçlerin yarısından fazlasını kaybettiğini söylüyorlar.
İşte koalisyon güçlerinin hava harekâtı IŞİD’in PKK’yı Kuzey Suriye’de bitirmek üzere olduğu bir zamanda başladı.
Harekât zamanlaması Türkiye’nin milli menfaatlerine aykırıdır.
Zira hava harekâtı IŞİD PKK’yı bitirdikten sonra başlasaydı, Türkiye menfaatleri açısından iki terör tehdidinden de sıyrılabilme ihtimali doğacaktı.
Türkiye’nin vizyonsuz yöneticileri, iki terör örgütünün çatışmasını Türkiye lehine çeviremediler.
Tarihi bir fırsatı kaçırdılar.
Türkiye şunu unutmamalı.
PKK da kanlı bir terör örgütü, IŞİD de kanlı bir terör örgütüdür.
IŞİD’in vahşi yöntemleri PKK’yı aklamıyor.
PKK’nın kestiği asker ve polis kulakları, burunları, çocuklarının acı feryatları arasında kurşunlanan insanlar hâlâ gözlerimde.
“Ama PKK’nın halk tabanı” diye söze başlayarak PKK’nın terörist olduğuna itiraz etmeye kalkarsanız, ben size yine büyük bir halk tabanına sahip IŞİD’i gösteririm.
Siz hiç bunca şehri teslim alan IŞİD gibi terör örgütü gördünüz mü?
800 kişiyle koca Musul nasıl teslim alınır?
Demek ki güçlü bir halk tabanı var.
Halk desteği terörü siyasal bir harekete dönüştürüyorsa, o zaman PKK’dan daha nitelikli bir halk desteğine sahip olan IŞİD’e bağıramazsınız.
Bu sözüm PKK’ya aktivizm ve siyaset biçen aydın müsveddelerinedir.
Halkın desteği veya halk tabanı terörü terör olmaktan çıkarmaz.
Halk tabanı şiddeti ve terörü meşrulaştıramaz.
PKK için de IŞİD için de.
Halk iradesi demokrasinin temelidir.
Ama halkın sesi her zaman hakkın sesi değildir.
Halk, iyiyi ve kötüyü belirleyen yanılmaz bir Tanrı değildir.
Öyle olsaydı İtalya’da faşistler, Rusya’da Bolşevikler ve Almanya’da Naziler iktidarı ele geçiremezdi.
Türkiye, Kuzey Suriye’de IŞİD’le çatışan PKK’lıların Türkiye’yi lojistik bir üs ve geçiş hattı olarak kullanmasına göz yummaya devam ederse, IŞİD’in Türkiye saldırıları ve eylemleri beklenmelidir.
PKK, halen Türkiye topraklarını Kuzey Suriye’ye silahlı militan ve mühimmat akışı için “güvenli saha” olarak kullanıyor.
Yazık ki Türkiye PKK için açıkça lojistik harekât üssü konumunda.
IŞİD bunu biliyor.
Türkiye IŞİD’in öncelikli eylem hedefi olmak istemiyorsa PKK silahlı teröristlerinin güvenli sahası olmaktan çıkmalıdır.