Eskilere ait çok yerinde bir söz var. Derler ki, “Şeref-ül mekan bilmekin"!
Mekanların şerefi içindekilerle ölçülür anlamındadır.
Öyledir.. makamlar için de aynı şey geçerlidir!
Makamın yüksekliği, oraya oturttuğunuzun niteliğine göre şekil alır.
Bugün, Erzurum’un yüksekliğine varlı
ğıyla, ismiyle irtifa kazandıran bir Dadaş’tan bahsetmek niyetindeyiz.
Orhan Güvenen.
Özellikle ismini ve soy ismini yazdık.
Bazı isimler vardır ki, önüne ve arkasına gelecek dünyevi nitelemeler ona bir ilave paye katmazlar.
Tanıdığımız Orhan Güvenen Hoca bu tespite verilebilecek esaslı bir örnektir.
Güven veren, öğreten, hal diliyle eğiten, dadaş tarifini bütünüyle mezcetmiş biri.
İsmi yeter dedik, ancak tanıtma maksatlı niteliklerine de satır açmadan geçmeyelim.
1939 yılında Erzurum’da doğuyor Güvenen Hoca…
1958 yılında Saint Joseph Fransız Lisesi'nden ve daha sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oluyor.
Master ve Doktorasını Paris Üniversitesinde ekonometri dalında yapıyor.
Her Erzurumlu gibi Devlete hizmeti hayatının asli ve asil vazifesi olarak görenlerden.
Öyle yapıyor ve 1988-1994 yılları arası Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı ve 1994-1997 yılları arasında ise OECD nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği görevini ifa ediyor.
1997 yılında Başbakan Müşaviri olarak DPT Başkanlığına.
1997 yılında Bakanlar Kurulu'nca YÖK üyeliğine seçiliyor.
Fransızca, İngilizce ve İtalyanca dillerine vukufiyeti mükemmel.
Halen akademisyen olarak görev yapıyor.
Aynı zamanda da Gedik Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir.
Prof. Dr. titrine haiz.
Atladığımız, yazmadığımız daha yüzlerce niteliği de bulunuyor Güvenen'in..
Ama bize göre en önemlisi ve önde geleni 24 ayar bir DADAŞ oluşu.
***
İlk defa 1993 yılında ERZURUM Gazetesi’nin “yılın en iyileri” ödül töreninde tanımıştım.
Çok gençtik o yıllarda. Buna rağmen, görünce içimizi ısıtmış ve Erzurumluluk duyarlılığımızdan ötürü içten içe iftihar etmiştik kendisiyle.
1999 yılında ise bizatihi makamında ziyaret edip sohbet imkânı bulduk!
Devlet Planlama Teşkilat Başkanıydı…
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeleri olarak bizleri ağırlamıştı.
Erzurum’u konuştuk.
O zaman dikkatimi çekmişti, uzun yıllar uzak kalmasına rağmen, Erzurum’un bütün değerlerine aşina, en ücra yerlerini dahi bilen ve takip eden bir büyüğümüzdü.
O anlattı biz dinledik!
Öylesine bir nezaket sahibiydi ki, hatırlatırken, öğretirken dahi sual tevcih eder gibi yapıyor, araları bilgiyle birikimle kendisi dolduruyordu.
Dikkatimizi çeken en çarpıcı yaklaşımı ise, odasına girip çıkanlara karşı olan tavrıydı.
İkram için giren çalışanlara dahi her girişlerinde hafiften yerinden doğrulur gibi yapmasından çok etkilenmiştim.
İnsan’a verdiği kıymetin göstergesiydi.
Hal dili dediğimiz şey buydu işte.
Kalıcı öğretme metotlarının başında gelen!
Çivi gibi işleyen ve hayat boyu kalan tarz.
Müteşekkiriz!
***
Erzurum bu ayın 17'sinde, perşembe günü, bu özel ve güzel Dadaşı ağırlıyor.
Atatürk Üniversitemizin kendisine “Fahri Doktora” takdiminden dolayı yeniden görme ve görüşme fırsatı bulacağız.
Çağı okuyan, dünyanın her tarafındaki gelişmelere beyin korteskinde yer ayıran bu büyük Erzurum değerinden yine yeni şeyler öğreneceğiz.
Başta Rektörümüz Prof. Dr. Hikmet Koçak olmak üzere tertip heyetine hem Üniversitenin bir mensubu, hem de bir Erzurumlu olarak şükran borcumuz var.
Hak teslimi bizim için en mühim olgu, bu noktada kayda geçelim ki, Atatürk Üniversitemiz üzerine düşeni yapıyor.
Yerel Yönetimlerimizin gayretlerini de biliyoruz.
Yine Erzurum Vakfı ve bazı STK’lar da öyle.
Beklentimiz bu tür etkinliklerin artarak devam etmesi yönünde.
Ve nihayet, Erzurum’u hakkıyla temsil eden Prof. Dr. Orhan Güvenen Hocamız’a şehrimizi teşriflerinden ötürü içten saygı sunarak bitirelim.
KAYNAK: http://www.gazetepusula.net/yazarlar/30/ataturk-universitemizin-bu-seckin-misafiri-kimdir_1478.html