ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
Şehitlere vefa
Şehitlere vefa
Kene popülâsyonuna dikkat!
Kene popülâsyonuna dikkat!
Muşlu annelerin evlat nöbeti devam ediyor
Muşlu annelerin evlat nöbeti devam ediyor
Anneler gözyaşlarıyla evlatlarını bekliyor
Anneler gözyaşlarıyla evlatlarını bekliyor

Mustafa Damlarkaya

Ahirette Herkes Birbirinden Kaçar
10 Nisan 2014 Perşembe

Kur’ân-ı Kerim,  ‘kalbi diri ‘ olanları  ‘hayy’ olanları uyarmak üzere Peygamberimize (A.S) gönderilmiştir, Yasin-70). Kur’ân-ı Kerim  inananlar için şifa ve rahmettir. İnanmayanlar için hüsrandır, ziyandır, (İsra- 82). 

  Abese Suresi’nin 33. ve 42. ayetlerinde, ahirette herkes, o gazabı görünce birbirinden kaçacak buyrulmaktadır.

  Yüce Rabb’imiz , Allah (C.C.) Hazretleri “ (İkinci Sûr’un) Kulakları patlatan gürültüsü geldiğinde, kişi kardeşinden kaçacak, annesinden ve babasından, eşinden ve oğullarından (kaçacak)  ‘Abese-33-34-35-36’ ” buyurmaktadır.

“ İzin günü kalpler (dehşetten) şiddetle çarpacaktır. Onların bakışları, korkudan zillet içindedir. Derler ki ‘ Gerçekten biz mutlaka (mezardaki cesetlerimiz dirilecek) ilk halimize geri döndürülen kimseler mi olacağız ? ’,  dediler ki ‘o zaman bu (dönüş, diriliş ) , hüsranlı bir dönüştür.( Naziat- 8-9-10-12) “.

  Peki nasıl olur da ahirette kişi, çocuğundan, eşinden veya sevdiklerinden kaçar ?

  “ O gün nice yüzler vardır ki pırıl pırıldır. O gün nice yüzler de vardır ki üzerinde toz vardır. Onları karanlık kaplayıverir, ( Abese- 38-40-41)”. Bu ışık saçan ve kapkara yüzler ne demektir ?  “O gün her kişinin işi başından aşkındır. (Abese -37)” buyrulmaktadır.

   Bu mübarek ayetler, kıyamet ve ahiretten bir kesitin son derece canlı bir tasvirini vermektedir. Dünya hayatının geçici zevk ve kederlerini aşıp varlığının değeri, anlamı, akibeti ve amacı üzerine düşünebilme seviyesine ulaşmış her insanı sarsıcı gerçeklerle yüz yüze getirmektedir.

  Kıyamet gününde, evrende meydana gelecek olan olaylar, korkunç sesler çıkaracaktır. Buna, bu suresnin 33. ayetinde “sâhha”adı verilmiştir.

   Kıyamet herkesi dehşete düşürecektir. O korkunç ortamda insanların birbirlerini düşünmeleri mümkün değildir. O gün herkes kendi başının derdine düşecektir. Akrabalıktan doğan haklarını isteyecekleri endişesiyle insanlar birbirinden kaçarlar. Kişi, akrabaları onun içinde bulunduğu durumu görmesinler diye onlardan kaçar.

   Kaçanların bir başka nedeni de onların ona bir fayda verememesi veya üzerindeki sıkıntıyı giderememeleridir. Yüce Rabb’imiz bu konuda şöyle buyurmaktadır. ” O günde hiçbir mevlâ ( dost,akraba)’nın mevlâsına,bir

faydası olmaz. (Duhan-41)”. Kişi, onların acizliklerini, çaresizliklerini, açıkça görecek ve onları bırakıp bütün bu sıkıntılarını açıp sıkıntılarını giderecek kimseye doğru koşacaktır. İşte o gün geldiğinde, aralarında akrabalık bağı bulunanların birbirinden kaçışının sebebi bu şekilde izah edilebilir.

   İşte gözleri korku bürüyeceği o günde, inkarcı ve isyancıların korku, kaygı ve perişanlıkları devam ederken müminlerin durumu aydınlanınca kalplerindeki kaygı ve korkunun yerini ferahlık ve büyük bir sevinç alacak ve bu sevinç yüzlerine yansıyacaktır. İşte “pırıl pırıl” dediği yüzler budur.

   Ana evladından kaçar mı? Halbuki dünya hem ahirete hazırlanma dönemidir hem de nesli devam ettirme, sosyal hayatı dengede ve düzende tutma, insanlar arasında faydalı anlaşma ve kaynaşma yeridir.

 Oysa ki yüce Rabb’imiz, yeryüzüne indirdiği yüz rahmetinden bir rahmetinin tezahürü olarak insanın fıtrat mayasına, onun mikro modelini taşıyan genlerine evlattan, dosttan, eşten, hısım ve akrabalardan dolayı şefkat, merhamet, sıcak ilgi, sevgi ve saygının iksirini yerleştirmiştir.

  Ananın kendisini çocuğuna feda etmesi veya kendini ona feda edecek derecede sevmesi, evli eşlerin birbirine sıcak ilgi duyup bağlanması ; torunlarına, öz çocuklarından fazla sevgi göstermesinden, nesli devam ettirme kanunuyla izah edilebilir. Bir takım istisnalar dışında, bir ilgi sürüp gider.

  Ahirette ise yeni bir düzen kurulur. Orada üreme söz konusu olmayacağı için, nesli devam ettirme kanunu iptal edilir. Bu şekilde yakınlara olan gönülden, içten ilgi kopar, yalnızca Allah için sevme ve ilgi duyma başlar. Dünya hayatında Allah için ve Allah’ın hoşnutluğunu dileyerek arkadaşlık ve dostluk kuranlar, ahirette de arkadaş ve dost olarak kalırlar.

   İşte ey Müslümanlar !.. Bu ahiret hayatını iyi düşünelim. Hazırlığımızı buna göre yapalım. Burada ne ekersek onu biçeceğimizi hiç unutmayalım. Burada ölçülü davranalım. Ahirette boynuzsuz koçun dahi, boynuzlu koçtan hakkını alacağını aklımızdan çıkarmayalım. Hele hele kul hakkına çok dikkat edelim.

  Bu dünyada kimsenin günahını üstlenmeyelim. Kimsenin gıybetini yapmayalım. Özellikle dinimizde çok büyük bir günah olan, kimseye iftira atmayalım. Birilerini hiç yoktan suçlu göstermek için, o kişi veya kişiler hakkında yalan söylemeyelim. Yalan, bizim dinimizde çok büyük bir günahtır. Ayet ve hadislerde yalan söylemek şiddetle yasaklanmıştır.

   Yüce Rabb’imiz, Allah (C.C.) Hazretleri “ Ey iman edenler !.. Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin (Ahzab- 70) ”.  Yine yüce Rabb’imiz “ Yalan sözden kaçının (Hac-60 ) ” buyurarak insanların kesinlikle yalan söylememelerini emretmiştir.

   Yine Kur’ân-ı Kerim’de “Kahrolsun yalancılar (Zariyat -10 )” buyurulmamış mıdır? Peki bu yüce ölçüye göre insanlar, birilerini suçlamak için, neden yalan söylerler ? Bunlar hiç Allah’tan korkmazlar mı? Anlamadan, araştırmadan, incelemeden, birilerinin yalanlarına inanıp neden bazı insanlara iftira atarak yalan söylerler ? Bu mübarek ayete göre, yüce Rabb’imizin kahrından neden sakınmazlar ? Yoksa bu yalancılar, hâşâ sümme hâşâ bu emirlere rağmen Allah’a kafa mı tutmaktadırlar ?

    Dini endişesi olmayanlar için zaten dünya dümdüzdür. Ama inandım diyenler de neden bu inançsızlar gibi davranırlar? Onların inançları nerede kaldı ? Bu inancın ne ehemmiyeti var ki ? Yüce Rabb’imizin kahrettiği yalancılardan, yine yüce Rabb’imize sığınırız.

   İnsanlara iftira atarak yalan söylemek de attıklara bu yalana dayanarak gıybet etmek de insanlara hakaret etmek de dinimizde fasıklık olarak nitelendirilmiştir.

   Fasıklık ise yine dinimizde ahlaksızlık olarak belirtilmiştir. Ahlaksız da şerefsizdir. Böyle insanların şahitliği kabul edilmez, sözüne güvenilmez ve  devlet işlerinde istihdam edilmez ve devlet tarafından da uygun görüldüğü şekilde cezalandırılır.

   Demek ki insanlara suç isnat etmek için yalan söyleyenler, iftira atanlar ve gıybet edenler ahlaksız ve şerefsiz insanlardır. İftiracılar ve benzerleri rezil kimselerdir. Ahlaksız insanları toplum şiddetle reddeder. Onların toplumda yeri yoktur. Onlar toplumdan hep kötü insanlar olarak dışlanırlar.

   Yalancılar aynı zanda münafık insanlardır. Münafık insanlar da dinimizde,

Allah’ı inkar eden kâfirlerden daha aşağı derecededir. Allah’ım, kâfirlerden de aşağı olan bu sıfatlılardan sana sığınırız. Bu ne kötü bir sıfattır.

   Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) “ Yalan, nifak kapılarından biridir” , “ İman sahibi her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söylemez ” yine  “beş günah vardır ki keffareti yoktur, bunlardan birisi de mü’mine bühtan ve iftiradır” ve “ münafığın âlameti üçtür : Konuştuğu zaman yalan söyler, vaat ettiğinde yerine getirmez, emanete hıyanet eder” buyurmuşlardır. Yine

 “ Müslümanda, hainlik ve yalan bulunmaz” buyurarak Allah’a iman edenlerin bu çok kötü huylardan uzak durmalarını tavsiye etmişlerdir.

   “Allah Teâlâ’nın, kendisine ortak koşanlardan (müşriklerden)  başka bütün kullarını isterse bağışlayacağını ( Nisâ-48-116) ” ifade etmektedir. Buhari ve Müslim gibi muteber kaynaklarda yer alan bir hadis ise “ kul hakkının  bağışlanmayacağını, dünyada helallik alınmamış ise ahirette, önce zalimin sevaplarından alınıp mazluma verileceğini, eğer o zalimin sevapları yetmez ise bu defa da mazlumun günahlarından alınıp zalimin suç hanesine yazılacağını” ifade etmektedir.  Bu hesaplaşma, çok zor bir hesaplaşmadır. Ahirette Allah’ın huzurunda hesaplaşma, Allah’a karşı hesap vermenin ne demek olduğunu bu insanlar neden unuturlar ? Vay bu gafillerin hallerine !..

   Peki bu mübarek ölçüyü bilenler hele hele Allah’a iman edenler ise, halen daha neden insanlara iftira atar, onları suçlamak için neden yalan söylerler ? Neden ? Neden ? O büyük hesap gününü, neden görmezden gelirler ? Ne oluyor bunlara  böyle ?

   Müslümanlar, birilerinin doğruyu da yalan, yanlış yapan ve iftirayı taşıyıp yayanlara inanmamalıdırlar. Bir habere inanmadan önce araştırmalı ve soruşturmalıdırlar.

   Yüce Rabb’imiz “ Ey iman edenler !.. Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmış biri (fasık) size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın. (Hucurat-5)” buyurarak inanan insanların, duydukları her sözü araştırıp onun doğruluk derecesini öğrenip o sözü öyle söylemelidirler. Aksi takdirde yalan söylemiş olurlar.

  Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) de “ Kişinin her duyduğunu söylemesi, ona günah olarak yeter “ buyurarak insanların, her söyleneni  aktarması, herhangi bir araştırma yapmadan bir sözü söylemesi, yalan anlamına geldiğini kesin olarak ortaya koymaktadır.

   Allah’tan korkalım, Siyonist, Hristiyan ve din düşmanlarının oyununa gelmeyelim. Yaşadığımız bu güzel hayatın ve bu cennet vatanın kadrini, kıymetini iyi bilelim. Bu güzel nimetlere nankörlük etmeyelim. Eğer nankörlük edersek bunları yitirebiliriz.

   Bütün bu gerçekler bize şunu gösteriyor ki  dünya hayatında basit çıkarlar için yapmacık arkadaşlıklar ve dostluklar kurmak, insanın yaratılışındaki mükerremliğe ve hikmete ters düşmektedir.

   Ahirette ebedi mutluluk, dinlenme ve huzura kavuşma yurdu olan cennet dururken can yakıcı, bağırtıcı azap yeri olan cehenneme girmemek için, bu dünyada kişinin, hesabını iyi yapıp orada anasından, babasından, eşinden, kardeşinden ve çocuklarından kaçmaması ve uzaklaşmamasının hikmetini dünyada iken bilmesi gerekir.

   “Yalan, güven ve emniyeti, huzur ve itimadı yok eder”. ŞAFİİ

 

 

 

 

 

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Yazar 23 Nisan 2014 Çarşamba  15:47

Bana bak dadaş.Biz kimseye iftira atmıyoruz.Sen okuduğunu anlamayan bir garip hilkatsin.Biz ayet ve hadisler ışığında ahiret ahvalinden bahsettik ve Müslümanları uyardık.Kimseyi de töhmet altına almadık. Allah'ın ilahi emirlerini umumi olarak duyurmaya çalıştık.Ve kul hakkının önemli olduğunu,Müslümanların bu dünyada buna dikkat etmelerini önerdik.Biz çok insaflıyız,Elhamdülillah.Sen kendine bak.Başkalarını suçlama.Dikkatli ol.Tavsiye ederiz.

Yorumu oyla      6      4  
dadaş 23 Nisan 2014 Çarşamba  13:45

Sayın Yağlarkaya sen AHİRET TE iftira attığın bu kadar insanın elinden kaçsan da kurtulamayacaksın.İnsaflı ol,iftira dan vazgeç

Yorumu oyla      6      4  
misafir 17 Nisan 2014 Perşembe  22:44

siyasiler devlet başkanlarının işi zor 70 milyondan kaçacaklar.bende hakkımı yolsuzluk yapanlara yandaşlarını trilyoner yapanlara helal etmiyorum.

Yorumu oyla      6      5  
Memleket Sevdalısı 15 Nisan 2014 Salı  22:38

Değerli yazarımızı bu akıcı yazımından dolayı tebrik ediyorum.Gerçekte kaleme aldığı husular ne kadar da manidar, ülkemizin sırlarını dışarıya alçakça sızdıran Allah tan ve milletten korkmayan bu vatan hainleri yarın yaradanın huzurun da nasıl hesap verecekler.Hakkımızı bu hainlere helal etmiyoruz.

Yorumu oyla      7      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva