//TOPRAK KAYBI SÜRECİ
Makedonya ve Selanik'te başlayan gerginlikler sonrası Bosna Hersek'in 2.5 milyon altına Mekadenya'ya satıldığını ifade eden Armağan, "Boşnaklar bu olayı, 'Bizi kılıçla aldınız, altınla sattınız' diye yıllar sonra bile dile getirir. Daha sonra Bulgaristan topraklarımızdan koptu. Yunanistan Girit'i ilhak etti. 1911'de İtalyanlar Trablusgarp'a çıkarma yaptı. Abdülhamit'in muhtemel bir işgale kaşı yaptığı silah yığınakları ittihatçılar tarafından Balkanlar'a taşındığı için şehirlerde direnecek silah kalmadıve Osmanlı'nın Afrika'daki son toprağı olan Libya da elden çıktı" diye konuştu.
//BATININ KİRLİ YÜZÜ
Armağan, Balkan savaşlarının batının kirli yüzünü gösteren bir ayna olduğunu vurguladı. İngiltere, Fransa, Almanya gibi batılı ülkelerin, büyük Osmanlı ordularının Balkanlar'daki küçük ülkeleri karınca gibi ezeceğinden emin olduklarını ifade eden Armağan, "Batılı ülkeler Osmanlı'nın zaferinden emin oldukları için, savaş sonrası sınırlar ne kadar değişirse değişsin, eski sınırların geçerli olacağını, yeni sınırlarını tanımayacağını dünyaya deklare etti. Ancak durum böyle olmadı. Bulgar orduları İstanbul Çatalca'ya kadar girdi. Savaş öncesi eski sınırların geçerli olacağını deklare eden batılı ülkeler, Osmanlı'nın kaybetmesinin ardından sözlerinden döndü ve yeni sınırları kabul etti. Eğer 1913'te Bulgaristan ve Yunanistan arasındaki toprak paylaşımı savaşları çıkmasaydı, Edirne bile bugün elimizde olmayabilirdi. Bulgaristan-Yunanistan arasındaki savaşı iyi değerlendiren Osmanlı son bir hamle ile Edirne'yi almayı başardı" dedi.
//ABDULHAMİT’İN TARİH FERASETİ
Sultan Abdülhamit'in korktuğu ve hep hazırlıklı olmaya çalıştığı Birinci Dünya Savaşının 1914 yılında patlak verdiğini kaydeden Armağan, 'Almanlar kaybettiği için biz bu savaşı kaybetmiş sayıldık' anlayışının çok yanlış olduğunu belirtti. Avrupa devi Almanya'nın petrol rezervlerini ele geçirmek için Ortadoğu'ya uzanma planları olduğunu dile getiren Armağan, "İngilizler ise Almanya'nın önünü kesmek için Ruslar'la ittifak arayışındaydı. Rusya'da komünistler ayaklanmış, Çar zor duruma düşmüştü. İngilizler Çar'a yardım gönderecek, komünist ayaklanmalar bastırılacak ve ittifak sürecekti. Hatta İngilizler, Türkiye'ye toprak bütünlüğünü garanti ederek, bu savaşta tarafsız kalmasını teklif etti. Ancak 1914 Ağustosu'nda Enver Paşa, Almanlarla gizli bir anlaşma yapmıştı. Henüz Türkiye daha savaşa girmemişti ki, iki Alman zırhlısı Karadeniz'de İngiliz donanmasından kaçarken bize sığındı. İngilizler ise bu gemilerin bırakılmasını, aksi halde Türkiye'nin de savaşa girmiş kabul edileceğini söyledi. Ancak biz bu gemilerin bizim olduğunu isimlerinin ise Yavuz ve Midilli olduğunu söyleyerek Alman gemilerini vermedik. Daha sonra gizli bir emirle bu donanma Karadeniz'e çıkarıldı ve Rus limanlarını bombalamaya başladı. Biz böylece savaşa girmiş olduk" diye konuştu.
//ÇANAKKALE
Müttefiki olan Rusya'ya atılan her bombayı kendine atılmış kabul eden İngilizlerin bu gelişmenin ardından Çanakkale Muharebesini başlattığını hatırlatan Armağan, muharebenin 1916'ya kadar sürdüğünü, 1917 yılında İngilizlerden bir türlü yardım alamayan Rusya'da komünistlerin iktidara geçtiğini vurguladı. "Emperyalizmle işimiz yok diyen komünistlerin İngilizlerle ittifak anlaşmasını iptal ederek, Türkiye'deki tüm askerlerini geri çektiğini ifade eden Armağan, "Rusya, Brest Litovsk Antlaşması'ya savaştançekildi. Kafkas cephesini terk ederek Kars, Ardahan ve Batum'u Osmanlı'ya geri verdi" dedi.
SARIKAMIŞ HAREKATI
Konuşmasında binlerce askerin donarak şehit olduğu Sarıkamış harekatından da bahseden Armağan, "Sarıkamış, bir hezimet, bir facia olduğu için tarihimizde geniş yer almaz. Bizzat Enver Paşa komutasındaki harekatın ardından askerlerimiz dağlarda şahadet şerbetini içerken, Enver Paşa bu olayla ilgili bilgi ve haberleri yasakladı. "Rusları ezdik" diye haberler yaptırıldı. Yıllarca biz Sarıkamış'ta bir destan yazıldığını gördük. Ancak Sarıkamış'ta bulunan bir subay 1921 yılında hatıralarını yayınladı ve bu kadar askerin nasıl donarak öldüğünü kamuoyu öğrendi. Bu şok etkisinin ardından Sarıkamış tekrar tartışmaya açıldı. Ancak Enver Paşa, sorumlu devlet adamı anlayışına sahip olmadığı için bunları kabullenmedi. Enver Paşa kimseye danışmadan iş yapıyordu. Padişah ve sadrazamı tahttan indirdi, başkomutan vekili oldu, kimsenin haberi olmadan ülkeyi savaşa soktu. Sonuçta ne oldu? Kafkaslar'da kısmen bir ordu ayakta kaldı. Bağdat gitti, Filistin gitti, Suriye gitti. Mondros olmasa İngilizler İstanbul'a kadar gelecekti. Ama Enver Paşa bunların hesabını vermek yerine bir Alman denizaltısına binerek Rusya'ya kaçtı. Geriye Mondros'la belirlenen sınırlar kaldı" diye konuştu.