SAMET ÖZÜNAL(GHA) – Erzurum’un, düşman işgalinden kurtarılışının 93. yıldönümü Cumartesi günü törenlerle kutlanacak. 1916 yılında Rusların, ardından Ermenilerin işgali altına giren
93 yıl önce Erzurum, 12 Mart 1918 günü düşmandan temizlenirken, göndere çekilen Türk bayrağı, ahaliye eşi görülmemiş bir coşku yaşattı. Erzurum’un düşman işgalinden kurtarıldığı gün yaşananlar, Kazım Karabekir Paşa, kurtuluş subaylarından Rıfat Erdal ve Kafkas Kolordusu’na bağlı Tümen Komutanı Rüştü Bey’in anlatımlarıyla günümüze kadar ulaşırken, çekilen acılarla, kurtuluş günü yaşanan coşkuyu Anadolu’ya duyuran ise, Albayrak Gazetesi oldu. Kazım Karabekir Paşa tarafından çıkarılan Albayrak Gazetesi, 15 Mart tarihli nüshasında zulmü anlatmış, Aşkale, Ilıca ve Alaca’daki hain saldırıları, okurlarıyla paylaşmıştı.
ERMENİLERİN KAÇIŞI
Kafkas Kolordusu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, M. Kemal Paşa ile şifreli bir telgrafla temas kurduğu kaydedilirken, Paşa’nın Erzincan’ı ele geçirdiğini, ardından Aşkale, Ilıca ve Erzurum’u da Ermeni işgalinden kurtarmak muradında olduğunu ifade ettiği bildirildi. Gazi Mustafa Kemal’in ise, Karabekir Paşa’nın bu talebine olumlu yanıt verdiği ve harekete geçilmesini istediği, daha sonra Karabekir Paşa’nın hatıralarında da dile getirilirken, 11 Mart’ta Erzurum’a yaklaşan Türk askerinin, 12 Mart 1918 günü, Erzurum’a İstanbulkapı’dan giriş yaptığı bildirildi. Bağımsız Ermenistan hayali suya düşen General Antranik, Pastırmacıyan ve önde gelen birçok Ermeni lider, Hasankale’ye doğru kaçışa geçerken, Erzurum’da sosyal hayatın düzeldiği, Recep Bey’in geçici Vali olarak tayin edildiği ve Belediye Riasetliğine ise Zakir Bey’in getirildiği yönündeki bilgilere, Karabekir Paşa’nın aktarımlarında da yer verildi.
Kazım Karabekir Paşa, gördüklerini ve kurtuluş coşkusunu, “Erzincan ve Erzurum’un Kurtuluşu” adlı eserinde, M. Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra yayınladı.
ŞEHİR, “ALLAH ALLAH” NİDALARINA TESLİM OLDU
Erzurum’un kurtuluşunu gören ve sağlayan subaylar arasında bulunan Rıfat Erdal, Erzurum’un kurtuluşuna dair şu bilgileri veriyor:
“11 Mart 1918 akşamı, alaydan aldığımız emir üzerine, gece yarısı Erzurum’un İstanbulkapısı istikametinde ilerlemeye başladık. 12 Mart 1918’de şafak atarken bizim tabur ve civarımızdaki diğer taburlar İstanbulkapısı’ndan Erzurum’a girdik. Erzurum’un içinde sokak muharebesi başladı. Ermeniler, sokakların köşe başlarını ve yüksek evlerin pencerelerini tutmuş, bize doğru ateş ediyorlardı. Birkaç topla da, Erzurum-Erzincan yolunu takiben Erzurum’a yürüyen birlikler üzerine ateş ediyordu. Ermeniler, topçulukta acemi olduklarından şarapneller ve taneler birliklerin 500 metre sağ ve sollarına düşüyor, zarar vermiyordu. Biz askere süngü taktırmış bir taraftan görebildiğimiz Ermenilere ateş etmekle beraber, bir taraftan da süngü hücumu ile sokak aralarında kaçışan Ermenilere yetişip süngülüyorduk. Allah Allah nidalarını duyan halk yavaş yavaş evlerinden çıkmaya başlamış, karşılarındaki Türk askerini görünce ellerine geçirdikleri, balta, satır, kazma, kürek ne varsa askerin önüne düşerek, Halid Ağa Oteli civarında bulunan ve Rusların malzeme ambarı yapmış olduğu Ulu Camii’ne doğru koşmaya başlamıştı. Caminin kapılarını kırarak içeriye giren halk, oradan elde ettikleri Rus silah ve cephanelerini alıp, askerle birlikte düşman avına çıktılar. Öğlene doğru şehrin içinden silah sesleri azalmaya başlamış, Ermenilerden sağ kalanlar, Kars Kapısı’ndan çıkıp, Deveboynu’na doğru kaçmaya başlamıştı. 13 Mart günü ise Hasankale’ye girdik…”
KUŞLAR BİLE DÜŞMANIN ÜZERİNE DOĞRU UÇUŞUYORLARDI SANKİ DE…
12 Mart günü Erzurum’a İstanbulkapısı’ndan girerek ayak basan 9. Tümen’in Komutanı Erzurumlu Rüştü Bey’in de, kurtuluş coşkusunu ilk yaşayanlar arasında bulunduğu kaydedildi. Kurtuluşu, sabahın erken saatlerinde gerçekleştiren komutanların Rüştü Bey’le Halit Bey olduğu, bizzat Kazım Karabekir Paşa tarafından ifade edilirken, Rüştü Bey, kurtuluş günüyle ilgili olarak şunları aktarıyor: “Sabah saatlerinde İstanbulkapı’dan girdiğimiz Erzurum’u, Allah’ın izniyle hemen teslim alıverdik. Çeteler önümüz sıra kaçışıyor, kaçarken bile ellerinden gelen zararı vermeye çalışıyorlardı. Gün doğarken, orduyla birlikte adeta ışıktan nur damlaları yağıyordu Erzurum’a. Kuşlar bile ‘Allah Allah’ nidalarıyla düşmanın üzerine doğru uçuyordu sanki. Görülmeye değerdi”
ERMENİ ZULMÜ
Gerek Albayrak Gazetesi, gerekse Kazım Karabekir Paşa’nın sonraları yayınlanan hatıratlarında, Ermenilerin, Rusların ve Batılı misyonerlerin kışkırtmaları ile Doğu Anadolu’da bağımsız Ermenistan devleti kurma hayalini benimsediklerine dikkat çekilirken, Doğu Anadolu’da bu yüzden büyük kanlı katliamlar gerçekleştirdikleri kaydediliyor.
Ermenilerin, gösterilen bütün iyi niyete rağmen, dış kışkırtmalar ile Osmanlı Hükümeti’ne karşı yasal olmayan yollara başvurdukları binen tarihi bir gerçekken, gizli cemiyetler ile Doğu Anadolu’da bir hayali Ermenistan kurma çabaları başlatan Ermenilerin, Erzurum’da Kilise Mahallesi ve Nazik Çarşı civarında örgütlendikleri ifade ediliyor. Doğu Anadolu topraklarının Osmanlı Devleti’nden ayrılması ve orada Ermeni devleti kurulması için mücadele eden Hınçak Komitesi, Ermeni meselesini milletlerarası alanda duyurmak için arka arkaya şiddet uygulamaları ve ayaklanmalar düzenlerken, 1887’de faaliyete geçen yayın organı Hınçak-Çan’la birlikte cemiyetin genel merkezinin de Londra’ya taşındığı belirtiliyor. 1890 yılından sonra Doğu Anadolu’ya ve Erzurum’da teşkilatlanmalara gidilmesi için görevliler yollandığı, yine Kazım Karabekir Paşa’ya ait aktarımlar arasında da yer edinirken, Erzurum’daki Sanasaryan hadisesinin de yine Hınçaklar tarafından organize edildiği bildiriliyor.